Küreselleşen dünyada kimlik arayışları insanları çok yoğun bir biçimde etkiledi. Bu noktada manevî değerlerin, kutsalın, inanılan dinî değerlerin bireylere doğru kazandırılması, moral alanda yaşanan sıkıntıların aşılmasına yardımcı olabilir. Dolayısıyla din eğitimi, fert ve toplum hayatında ihtiyacımız olan manevî değerlerin kazanılmasında önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların son yüzyılda ulaşmış oldukları teknolojik gelişmelerin yanında, ruhsal ve sosyal alanda çöküntülerin ve karışıklıkların azaltılabilmesi için, eğitime ve özellikle din eğitimine düşen çok büyük işlerin olduğu bütün dünyaca bilinmektedir. Ancak bütün bu problemlerin doğru anlaşılması ve yeterli çözümler üretilebilmesi için, geleneksel din anlayışının ve eğitiminin yetersiz olduğu da görülmelidir. Günümüz şartlarında din öğretimi bir zihin de davranış eğitimi olabilmelidir. Öğrenciye, yetişmekte olan nesillere aklını kullanmanın ve insan onuruna yaraşır, hürriyet ve güven içinde bir hayat sürmenin doğru ve yeterli yolları göstermelidir. Aslında bu hedef, din öğretiminin başlıca hedefidir.