Sevgili gençler! Günümüzün modern ve başdöndürücü bir hızla ilerleyen teknolojisini kuran insandır. Fakat insan, bu teknolojinin çarkları arasında sanki kaybolmuş gibidir.
Geçmişin şatolarını andıran dayalı döşeli evler, yemekleri soğutan buzdolapları, sıcak havayı serinleten vantilatörler, çamaşırları yıkayan makineler, tozları yalayan süpürgeler, soğukları yenen elektrikli ısıtıcılar, merdivenleri kısaltan asansörler, modern banyolar, mutfaklar, yatak odaları, televizyonlar, telefonlar, uçaklar, hızlı trenler, otomobiller, gemiler, füzeler ve daha neler neler. Bütün bunlar, insanların işini azaltmadı, fakat kolaylaştırdı. Böylece insanların daha mutlu olması beklenirdi, fakat o da olmadı. İnsana güç veren manevi duygular zayıfladı, kişileri birbirine bağlayan manevi bağlar koptu, fedakarlığın yerini şahsi çıkarlar ve egoizm doldurdu, aile bağları koptu, boşanmalar çoğaldı, alkol tüketimi arttı, zina ve fuhuş ortalığa düştü, kanser ve AİDS gibi tedavisi en azından şimdilik imkansız görünen hastalıklar türedi, iş kazaları önüne geçilmez hale geldi, çaresizlikler, ayrılıklar, ihanetler, terkedilmişlikler, yalnızlıklar, umutsuzluklar, intiharlar, cinayetler, anarşi, terör ve bir o kadar mutsuzluk kurbanı insanlar.
Bütün bunların temelinde yatan hastalık, inançsız bir madde medeniyeti kurmak, maddeyi ilahlaştırmak ve insan gibi şerefli bir varlığı da, makinenin bir parçası olarak görmektir.