Toplumsal düzeni, ekonomik yaşamı, siyasal ve kültürel düzeyi yeni aşamalara ulaştırmak isteyen insan soyuna, modern sivil toplum üstyapısının gerçekleşmesi, bu atılımlar için gerekli organik örgütlenişi sağlar. Zorlamalar ya da baskılarla değil; değişik istek, özlem ya da amaçlar çevresindeki özgür savaşımlarla ortaya çıkan bir örgütleniştir, çağdaş sivil toplum. Siyasal toplum ise, özgürlük alanında yol alan sivil toplumun yönetim ya da devlet düzeyindeki karşılığıdır. Hegel, ussal bir modern sivil/siyasal toplum düzeyine erişilmesini, tarihin en üst noktası ya da sona erişi sayar.
Dünya düzenini yirmi birinci yüzyıl giderek yeni bir yol ağzına getiriyor: Bir yanda tarihin daha ötesine geçmeye yönelen ileri sivil/siyasal toplumlar; öte yanda ise, gelişmemişlik, yoksulluk ve baskılar altında kıvranan "tarih" ya da "tarih öncesi" koşullarında ülkeler.
Ali Gevgilili, yeni yapıtında, Türkiye'nin özellikle sivil toplum, devlet yapısı ve daha genelde düşünceler, dünya görüşleri ve yığınsal iletişim açısından son iki yüz yıllık değişim sürecini sorguluyor. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemini, "Ankara" ve Atatürk olgularını yenileşme dinamikleri çerçevesinde inceleyen yazar, yirmi birinci yüzyıla girilirken Türkiye'nin giderek tarihin ötesine nasıl ulaşabileceği sorunsalını tartışma gündemine yükseltiyor.