Günler birbirini kovaladı. Benzer günler çabuk geçip, üç hafta tamamlandı. Öğrencilikten işçiliğe geçtiler. Zilan eğitimde, iplik bağlamasını öğrenmişti. Vater bölümüne geçti. On dokuz-kırk beş yaş arası her yaştan, kimi yüksek okul, kimi lise, kimi ilkokul tahsilli kadın-erkek iki bin insan yirmi dört saat makine başındaydılar. Makinalar çalışıyor, masuralar, bobinler doluyor, onlar boşaltıyor; oradan oraya taşıyorlardı masuraları, makaraları, bobinleri, iplik çilelerini. Makine hızındaydılar. Makinalar arkadan koşturuyordu onları. Makinalar, konuşmuyor, duymuyor, anlamıyor, ağlayıp gülmüyordu. Biteviye bir ses çıkarıyordu sadece. Onların ise duyguları, sevdaları, umutları vardı. İnsandılar, özlemleri , tutkuları sırlarında saklıydı. Farklı farklıydılar, ama aynı makinanın başındaydılar.