Cengiz İlhan'ın, çoğu, Varlık Dergisi'nde yayınlanmış hikayelerinden oluşan bu kitap; günlük yaşantının tekdüzeliği içerisinde göze çarpmayan durumların, fark edilmeyen kişilerin öyküsüdür.
Hasan Bey ne düşündüğü kitabı yazabilir ne de eyleme geçip siyasete atılabilir. Araba atı Kıroğlan ilkbahara uyamaz, dağlara doğru koşamaz. Kimisi ölümü bekleyen karısının yaşama alışkanlıklarını daha fazla zorlamasına katlanamayacak, kimisi kırmızı bikinili kapaksızı ile hiçbir zaman gerçekleşmeyecek bir yaşam düşleyecektir. Bir başkası tutulduğu hastalıkla mutlu olmaya çalışır ya da komşu kızının "Kenan Bey'in bu resmi ne kadar da kötü çıkmış" diyerek de olsa kendisinden söz etmesini bekler. Ama hepsi de farkında olarak ya da olmayarak "başkaları tarafından umursanmama duygusu"nun acısını çekmektedirler.
Yoksa ölüm aynen yaşamak gibi bir alışkanlık mıdır? Berberde traş olup toplantıya gitmekle, ölmek arasında bir fark görmemek bu umursanmama duygusunun insanı getirdiği son nokta mıdır?
Bu kişiler, bu durumlar şüphesiz tartışılabilir. Tartışılmayacak olan, hepsinin, içimizden birisi, yaşantımızdan bir kesit olmasıdır. Umursanmak, evrensel bir duygudur.