“Uzaktan sevdiğimiz futbolcuların, artık uzaktan sevebildiğimiz yıllarda geçen hikâyeleri. Bambaşka bir zamana ait bu kadroya konuk olurken, futbolun okunabilir olduğuna dair inancımız pekişiyor.
Hatırlamanın kıymetine inananlar için...”
Futbol bir oyun, futbolcular da bu oyunun başaktörleri. Bazıları ise esaslı karakter oyuncuları. Cem Zamur, bize ağır ağır, usulca on sekiz insan hikâyesi anlatıyor. “Futbolcu” ortak parantezine alınmaları dışında ortak noktaları çok az. Bugünlerin futbol alemine hiç benzemeyen, geçmiş günlerden süzülüp gelen benzersiz bir kadro. Değişen dünyayla birlikte değişen spora farklı bir bakış. Siyah-beyaz eski fotoğrafların sonradan renklendirilişi gibi bir yapaylıkla değil; bilakis aynı renk ve çerçevelerinde korunan, sahici portreler. Başarı kadar başarısızlıkların, umutla umutsuzluğun, kazandıklarının yanında ellerinden kayıp gidenlerin de görünür olduğu metinler. Onların hikâyelerini okurken sadece futbolla değil sinemayla, müzikle, edebiyatla da kol kola yürüyoruz. Tertibimiz özel isimlerden kurulu: Best, Schuster, Dasaev, Simonsen, Kempes, Francescoli, Woodcock, Rensenbrink, Deyna, Clemence, Santillana, Collovati, Cubillas, Pezzey, Panenka, Belanov, Arconada ve Madjer.
O malum cümleyi tekrar hatırlatmakta fayda var: Anlatılan belki de sizin hikâyenizdir…