Erkek gibi geziyordum artık. Saçlarımı sıfıra vurdurup, giydiğim erkek pantolonu, ayakkabısı ve kasketimle, herkesi, inandırır olmuştum bu halime. Babam bile, hoşnuttu giyimimden. Ancak birileri, "homo" diyorlardı bana. Anlamını bilmediğinden, aldırmazdım. İşten ayrıldıktan sonra, bir süre avare dolanıp durduk; aç susuz. Çalışmaya da niyetimiz yoktu. Dahası, çalışabileceğimiz iş yoktu. Nasılsa babam, adadan haftada bir geliyordu motoruyla Galata Köprüsü'nün altına. Babaydı o. Aç bırakmazdı yavrularını.
...
Ben eğitimsiz, öğretimsiz, çok şeyden mahrum yaşantımla, gecekondoluyum. Şu var ki, bu saydıklarım hiçbir organımı susturmaya neden olmuyor. Onca zaman konuşuyordum, duyuyordum, hissediyordum da kimseler bilmiyordu. Yazmaya karar verdim ben de, biz gecekonduluların sesini duyururum ümidiyle cesaretimi korkularımdan aldım. Oysa gereksiz korkularımdan hep nefret ettim. Hâlâ devam eden korkularımsa yaşantım gibi, tamamlanmamış inançlarım yüzünden!