Bilindiği gibi toplumların değişme ve gelişmelerini açıklama yeteneğine ve olanağına sahip olan tek düşünce yöntemi marksizm'dir. Bu niteliğiyle marksizm toplumsal değişme ve gelişmelere koşut olarak ve bunları içselleştirerek sürekli olarak değişir, değişebilir. Ne var ki Sovyetler Birliği döneminde markizm, yukarda değinmiş olduğum nedenlerle, bu gerçek yaratıcı niteliğini yitirmiş ve basit bir şematik düşünce düzeyine indirgenmişti. Öyle ki birçok kimse Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile yalnız sosyalizmin değil fakat marksizmin de öldüğünü düşünür olmuşlardır. Oysa açıktır ki marksizmin toplumsal olayları anlama-açıklama ve toplumu istenilen yönde değiştirme konusunda yol gösterme yeteneğinin buharlaşıp ortadan kalkması söz konusu olmadığı gibi zaten böyle bir şey olanaksızdır da. Tersine, marksizm onu kısırlaştıran kaygılardan kurtulmuş olduğu için bugün artık asıl gerçek gücüne yeniden kavuşmuş bulunmaktadır.