At yarışlarının mabedi Veliefendi Hipodromu’nun içinde neler yaşandığını biliyor musunuz?
Zarif, heybetli ve asil canlıların bir çekiciliği var. Koşturuldukları, yarıştırıldıkları anda zamanın kayboluşu var. Seyislerin, antrenörlerin, jokeylerin, menajerlerin ve at sahiplerinin emek ve hayalleri var. Kazanılmak istenen paralar, zaferlerin yanında bu paraların kıymetsiz kalışı var. Bilginin değerliliği ve değersizliği var. Şans ve kaderin yarışması, tesadüflerin kelebek etkisi var. Yarışlardaki kalabalığın çığlıkları önünde koşan atların yarattığı ambiyans, bahis oynayanların sevinçleri, hayal kırıklıkları var. Doğanın ihtişamı içinde on iki ay seher vakti, her hava koşulunda antrenman yapan atlar var. Bunların yanında umudunu çoktan yitirmiş ve umudu yeni yeşeren insanlar var. Kolayın zor, zorun kolay olduğunu gösteren kader var…
Ömer’in, Leyla’nın, Samet’in, Hasan’ın, Cemal’in, İhtiyar’ın, Halil’in hikâyesi var. Burada, Veliefendi’de kalıpları yıkan, ön yargıları aşan bir aşk var…
Bu, farklı kesimlerden gelen ve umudunu yitiren insanların yarış atları sayesinde yaşama tutunmalarının hikâyesidir.