Jonathan D. Spence, Çin tarihi üzerine uzmanlığıyla haklı bir üne sahiptir. 17. yüzyılda Çin’in en yoksul bölgelerinden biri olan Şantung eyaletinin Tan-çeng bölgesine gidiyoruz bu kitapta. Ama bir modernleşme tartışması için değil... Çin tarihinde bile hiçbir iz bırakmamış bu bölgeye, resmi tarih anlatılarına giremeyen unutulmuşları, yok sayılmışları bulup çıkarmak için gidiyoruz.
Paylarına hep kurban rolü oynamak düşmüş yoksul ve çaresiz insanlar onlar: Kimi zaman doğal afetlerin kimi zaman eşkıyaların, askerlerin, vergi tahsildarlarının ve kendi devletlerinin kurbanı olmuşlar. Yerel kayıtlardan ve o dönemde Tan-çeng’de yaşamış Çinli yazar Pu Sing-Ling’in nefis öykülerinden yararlanarak, yönetiminden ekonomisine, gündelik hayatından dini ritüellerine bölgenin eksiksiz bir portresini çizen Wang Hatunun Ölümü, böyle bir dünyanın dibindeki, en diptekilerin, kadınların trajedisini anlatıyor.
Zekâlarını ve güzelliklerini koşulsuz bir sadakatle evliliklerine adamaları beklenen kadınların, eşlerinin ölümünden sonra evlatlarını yetiştirebilmek için ailenin diğer erkekleriyle mücadele etmek zorunda kalan kadınların, zengin bir eş için kendisinden vazgeçen sevgiliden beklediği bebeğini ve hayatını babasının eline bırakan kadınların hikâyelerini okuyacaksınız. Tan-çeng’den Batman’a nasıl uzun, ince bir yol uzandığını göreceksiniz.
Spence’in tarihçiliği dikkatli okurlarımıza Carlo Ginzburg’un Peynir ve Kurtlar’ını hatırlatacak bir tadda...