“Çarpım tablosunu ezbere biliyordum. Daha zor ne olabilirdi ki?”
Çocuktuk biz. Başka türlüydü her şey. Eğlenmek istiyorduk; eğleniyorduk. Bir mutfağı mesela, yakmak istiyorduk; yakıyorduk. Azar işitmek istiyorduk; büyük olan bize kızsın... Kızıyordu babamız. Sonra hemen seviyordu. Seviyorduk. Yaramazlıklarımızın sonuçlarını bilmek tereddüte yol açmıyordu. Yaşamı ıskalamıyorduk. Güzeldik. Çocuktuk işte. Anlasanıza... Yedi Kere Sekiz?
Onur Gökşen, ilk kitabı "Bizim de Renkli Televizyonumuz Vardı" ile Kadıköy'e hiç gitmemiş, 80'lerde ergen olmamış, Mr. Spock'u tanımayan, commodore 64'ü görmemiş, hatta kızkaçıran atmamış olanlara bile “mahalle”yi anlatmıştı.
Aile fertlerimizden birine dönüşen iki kafadar kardeş Onur ve Mert ile muhteşem babalarının maceraları tam gaz devam ediyor. Kadıköy sokaklarından New York caddelerine, 8 mm film makinelerinden, aynalı gözlüklere kadar arayıp bulamadığınız ne varsa bu kitapta… Yedi Kere Sekiz’le bu nostaljiyi, başka hikayelerle, yeni maceralarla yaşıyoruz.