“... Şado sporcu bir kız arkadaştı, sağlam yapılı, mert huylu bir kız, erkekçil ama aklı hep aşna fişnede de değil. Şimdi
Erbil ötekilerini; Aynur’u, Perizat’ı, Saba’yı, hatta Gülsün’ü bile kaliteleri bakımından derece derece birbirinden aşağı
buluyor. Ya Nevbahar?...
‘O başka,’ diyor içinden. ‘O kadın olgun kadın. Bunlar daha ziyade ufacık ufacık, renk renk, şekil şekil çiçekler, öbürü bir
demet. Hiçbiri onu bana unutturacak kadar kuvvetli değil, yerini tutamıyorlar.’”
Yerini Seven Fidan, bir ‘ilk’ler serüveni: Yükseköğrenimi için Anadolu’dan İstanbul’a, dayıoğlunun ve yengesinin
yanına gelen yakışıklı Erbil, büyük bir şehre ve tutkulu bir ilişkiye aynı anda adım atıyor. Karşı cins ve şehir hayatıyla
tanışmanın ruhsal sürecini, İstanbul’un dönem yaşantısından detaylar sunarak anlatan Refik Halid Karay, aşkın,
tutkunun ve imkânsızlığın resmini çiziyor.