"İçimde heyecanla pişmanlık durmadan yer değiştiriyordu. Erken olgunlaşmış bedenime rağmen, henüz böyle bir tecrübenin ağırlığını kaldıramayacak kadar genç ve korumasızdım. On sekiz yaşında, yasakları ölümüne sert, cezaları ölümüne amansız bir coğrafyada, ağzımda en yasak, en günah olanın tadıyla, korkunun ve pişmanlığın en büyüğünü yaşıyordum..."
Denir ki; Adem’le Havva’nın cennetten kovulduktan sonra yeryüzünde buluştukları yer burasıdır. Ve denir ki; Toprağın yüzünün ilk kez sabanla sürüldüğü ve de ilk buğday tohumunun atıldığı yer de burasıdır.
Tarihi insanlık kadar eski bu Anadolu kentinde başlayıp, İstanbul’da son bulan, Urfa’nın sıcak toprağında yetişen isotlar kadar acı ve de İstanbul’un karmaşık yaşamı kadar başdöndürücü ve acımasız bir öyküdür bu.