"İdeolojik referanslar esnek prensiplerden ziyâde sâbit ilkelere dayanmak isterler ve haksız sayılmazlar. Peki, bu noktada inançları ve davranışları nereye koyabiliriz? Bu sorunun cevabı, benim ne dediğimden ziyâde mithos’umun ne veya neler olduğunda gizlidir. Benim mithos’um yaşayan ve ideolojime de hayat vermeyi başaran bir mithos mudur yoksa aparıyor muyum? Taklîd ediyorsam hayatta kalma şansım yok denecek kadar azdır, üretiyorsam kesindir ki, çok güçlüyüm.
O zaman, mitholojime ideolojim kadar değer yükleyebilirim. Esnek veya değil, fark etmez. Temeli sağlamdır. Zehirinden arındırılmış en yüksek şifâdır. İdeoloji, mitholojik ajandası kadar ve belki de onun önünde siyâsî ajandasını dikkate alma ihtiyâcındadır. Mitholoji, ideoloji için yüzlerden bir yüz olur. Olur’dan oldu’ya geçerken dilim ve metaforlarım beni belirlerler. İdeoloji ve mitholoji iki paralel hattır –dikey ve yatay fark etmez–; dilim üstün olduğu ölçüde ikisini de Mutlak Fikir’e doğru yüzdürürüm. Hiyerarşilerini kurarım, bozarım, yeniden inşâ ederim. Bâzen mitholojiyi patriarkal yaparım, bâzen mitholojiyi (yaptım da) ideolojinin sâbit ilkelilik adına reddetme eğiliminde olduğu mithos ögesini homofobik olmaktan çıkarıp ona dayatırım. Eril prensip olarak Zeus ideolojiyi temsîlen dişile (Hera) kendi başına çocuk üretmeyi yasaklıyorsa, hiyerarşiye ‘İnsan’dan yaklaşırım. İki dişinin arasına (Hera ve Athina) bir erkek (Zeus) koyarım. Neresi mitholoji, neresi ideoloji; ayırdedemediğiniz yer benim başarım. Yumurtasızlar (erkekler) toplumunda ideoloji ne halta yarar? Onun zûl olduğu yerde ise kadın ve onun ölümcül ve yaratıcı merakları (mitholoji) n’eyler?"
Dr. Hakkı Açıkalın