Dünyadaki zekâ ile ilgili literatür, tanımlama problemini dahi aşamamış haldedir. Zekâ ile ilgili eski ve yeni anlayışlar çerçevesinde yürütülen tartışmalar her ikisinin de yanlış olduğu için neticeye varma imkânı bulunmamaktadır.
Zekânın akıl ile karıştırıldığı ve daha ileri seviyede ise istidatlarla karıştırıldığı her nasılsa anlaşılmamaktadır. İstidat alanları "çoklu zekâ alanları" teorisiyle işgal edilmiş ve zekânın alanına taşınmıştır.
Aklın bazı fonksiyonlarının zekâ özelliği olarak kabul edilmesinden dolayı zekâ ile ilgili zengin bir literatür oluşmasına rağmen akıl ile ilgili nerdeyse sıfır literatür noktasında kalan bilim dünyası, vahim bir hatanın içinde debelenmektedir. Hayatın büyük bir kısmını akılla yaşayan insanlara akıl ile ilgili bir literatür sunamamak "akıllı insan" tarifinin dahi altyapısını oluşturmaya fırsat vermemiştir. Oysa "zeki insan" ile "akıllı insan" nitelemesinin beraber kullanılabileceği ve biri olmadan diğerinin bir manasının bulunmayacağı bilinmeliydi..