Ambulanslar da ölümle yaşam arasında bir mücadele vardır! Ve bu mücadelenin en büyük aktörleri cankurtaranlardır!
“Yoğun bakım ünitesinin kapısındaki matemli hava, sedyedeki kişinin Yasemin olduğunu anlatıyordu. Bir çırpıda sedyenin üzerine atıldı. Görevlilerin tüm engelleme çabalarına rağmen beyaz çarşafı açmıştı. Sanki Yasemin, soluk benizli, gözleri açık bir şekilde vedalaşmak için bakıyordu!”
Cankurtaranlar sirenleriyle parlayan Zühre gibidirler, tüm yazgısız çobanlara yön göstermek için doğarlar…
Kulaklarımızı tırmalayan ambulansların sesini duyunca içimiz titrer ve hasta için dua, kendimiz için ise şükür cümleleri dökülür dudaklarımızdan. Ancak hiç düşünmeyiz, ambulanslarda ki cankurtaranlar kime emanettir?
Canlarımızın bir nevi emanetçisi Cankurtaranların anlatıldığı bu roman da, sevinç ve hüznün bir arada yaşandığı acil servislerde ki fedakar insanların çabalarını nefeslerinizi tutarak bir solukta okuyacaksınız!