E-Dergi

29.öncelikle yapacağım en sığ yorumdan başlayıp, hepimiz için tüm fikirleri çok önemli olan sinanoğlu'nun makalelerini bir araya getirmesini oldukça yararlı bulmakla birlikte, kitapta yer alan farklı makalelerde yer alan aynı cümleleri defalarca okumanın verdiği sıkıntıyı dile getirmeden geçemeyeceğim, birleştirme tekniği yerine, halihazırda yapılan araştırmalarla sıfırdan bir kitap yazılsa daha verimli olurdu görüşündeyim.

2.anlatım şekli ile sürükleyicilik kazandırılmış oldukça etkileyci bir kitap. kardeş kavgasını, anadolu'da bir dönem yaşananları aşk penceresinden olabildiğince anlatmaya çalışmış. objektiflik konusunda da başarılı, özellikle kitabın sonlarında her iki kahramanın türk kanı dökmek ve hristiyanlarla hiç savaşmamak gibi ortak özelliklerinin sıralandığı bölüm objektif bir özet gibi. iki müslüman türk ordusunda yer alan yabancıların türk kanı dökmesine isyan edilmesi de bu anlamda çarpıcı.

üslup ve duyguların yazıya düşüşü okuyanı kitap üzerine düşünmeye ve daha fazla araştırmaya gark ediyor. mevlana hazretlerinin o mütevazi ve naif hallerini çocukluğundan başlayarak anlatan yazarımız, ince ayrıntılar ile kitabın ahengini de güzel tutturmuş diyebilirim. her daim dile getirildiği gibi rant kapısına dönüştürülmüş ve metalaştırılmış olan ilahi aşkı bulma yolundaki hayatların, günümüzde ne kadar basite indirgenerek kaleme alındığını ve insanlara aşk, aşk diye diye maneviyat bahsinden çekip, maddi manalarda boğulmalarına vesile kılıyor. üzüntü verici olan ise o tarz kitap ve yazarlarının mevlana ve şems'in popülerliğinden fayda sağlaması. yaratılmış olan (suni) aşk yolunun manasından ziyade ucuz romanlar şeklinde yazılması, konunun ehemmiyeti ve anlatılmak istenen aşk'ın manasını saptırmaktan başka bir işe yaramamakta. buna istinaden sinan yağmur'un eserleri dirliği ve gerçek manaya ulaşma çabası içinde olması hasebiyle dikkatle okunulması gerekmektedir. faydalanılan kitaplar ve başucu eserlerinden biri olarak kitaplığınızda yer almalı.

Polisiye böyle yazılır dedirten bir seri Millenium serisi. Arı Kovanına Çomak Sokan Kız her ne kadar başta ismiyle biraz garip geldiyse de kitabı elime aldığım anda su gibi akıp gitti adeta. Lisbeth Salander'in çetrefilli yaşamını Blomkvist'le beraber gün ışığına kavuşturmak gibisi olamazdı herhalde:)

diğer tüm kitapları içinde en etkileyici, en detaylı, masalsı dilli, biraz ağdalı ama insanı yormayan tam tersi içine çeken, hayal gücü ve kurguda aşmış, çok şişman bir kadını başrole koyarak kimi zaman okuyucuyu utandıran, kimi zaman kızdıran, mahremiyet olgusunu sorgulatan çok farklı bir yere sahip mahrem. içindeki nazar sözlüğü ise bence tek başına bir yapıt.