Minare Gölgesi Hakkındaki Yorumlar

Engin beyin kalemi kuvvetli.Şehrin kenar mahallelerinin havasını hissetmek mümkün Kitap uzun betimlemeleri ve dramatik boğucu atmosferiyle yorabiliyor.

Güzel okunabilir bir kitap ama bence konusu ve betimlemeleri biraz kasvetli. Özellikle güneşli güzel havalarda insanın okuyası gelmiyor hiç

güzel bir çalışma olmuş farklı bir tarzı var hıla okunabilecek bir çalışma tavsiye ederim.

Engin bey benim gençliğimde GONG dergisinde hoş karikatür ler çizen bir çizer,hayatı ti ye alan bakış açısıyla yazılmış bir roman..

Sanki bittiginde yarim kalmis hissi birakti bende.

cok akici bir dille yazilmis. cok cabuk okunuyor. hikayeler ic ice okunanabilir fena degil.

alengirli olmayan sade hikayeleri yazmak hep zordur çünkü ya çok yapmacık olur ya da gereksiz uzar gider. ama yazar bu sıradan mahalleyi o kadar güzel bir şekilde olduğu gibi anlatmış ki, şaşıp kalıyorsun. ben tavsiye ederim. ama hareketli maceralı bir olay kurgusu beklemeyenlere...

Olayların nereye varacağından çok anlatımın büyüsüne kapılıyorsunuz. Kendinizi o sur içi mahallesinde hissettirecek kadar gerçek ve yalın. Çok keyif alarak okudum.

Çoğunluğun aksine son yılların en iyi romanı olarak görmüyorum.betimlemeler oldukça güzel ancak genel olarak çok sevemedim.

Kitap okurken keyifli, dili de sade ve anlaşılır, ancak bayan olayların çoğu bir son yaratılmadan kitap bir anda bitiyor, siz de sorularla başbaşa kalıyorsunuz. Ben tavsiye üzerine okumuştum ancak geri dönebilsem başka bir kitap seçerim okumak için.

Kitabın editörü Levent Cantek "son 25 yılın en iyi Türk edebiyatı romanı" diyor bu kitap için. Biraz abartılı bulmakla beraber kaybedenleri, kenar mahallelerini, sur içini onların diliyle anlatan son derece iyi bir roman...

Tüm bir mahalleyi okuyorsunuz, görüyorsunuz. Biraz sıkıcı geldi bana

Çok akıcı bir dile sahip. Müthiş bir olay örgüsü. Tavsiyelerimdendir.

İzleme ile okumak arasında bir karışıklık. Çok iyi betimlemeler ve tasfirler ile güzel bir olay örgüsü kurulmuş bir romandır.

İletişim Yayınlarından başarılı bir eser daha. Klasik bir olay örgüsü değil de hayatın gerçekliği içinden bir kesit istiyorsanız bu kitap tam size göre. Okurken siz de İstanbul'un görünen ama girilmeyen sokaklarında dolaşacak, birçok yeni insanla tanışacaksınız...

Akıcı ve bizden bir şeyler taşıyan bir roman.

Masalla gerçek iç içe geçmiş, seyreder gibi okunuyor. Hele betimlemeler yok mu tadına doyulmaz bir lezzet bırakıyor insanda. Yıllar önce Gırgırda en sevdiğim karikatüristlerden biriydi şimdi sevdiğim yazarların arasına girdi. İnşallah kitaplarının devamı gelir.

karikatürlerinden bildiğimiz Engin Ergönültaş, aynı tadı bu kez Minare Gölgesi'nde veriyor.bu da bir solukta okunacak kitaplardan.

Abdülkâdir karakterini sevmiştim fakat hikayesi haksızlık etmemeye dikkat ederek 'kötü ve saçma'ydı diyeceğim.
Ancak kitabın tümü öylesine güzel ki,Uyuyan Adam'ın içi boş hikâyesi bu güzelim sözcüklerle donatılmış şahane kitabın gölgesinde kaldı doğrusu.Bayıldım demek az gelir sanıyorum.
Ben betimlemelerle anlatılan kişi ve yerleri okumayı zaten çok severim(birçok insanın aksine,sıkılmadan) ancak böylesine güzel betimlemeler ilk kez okudum Halikarnas Balıkçısı'ndan beri...
Gözümün önüne perde açıldı ve film başladı resmen.
Saniye saniye kareler geçiyor gözünüzün önünden.Aslında sokakta yanınızdan geçenin Abdülkadir'i uyandırmaya giden Sabit olduğunu anlıyorsunuz.Küfürler savurarak geçip gidense Harun...Aslında kendinizi okuyorsunuz çoğu zaman.
Haliç'e bambaşka bakar oluyorsunuz.Meryem'e içiniz sızlıyor,beddua ediyorsunuz.
Öyle garip ama insancıl anlık duyguları size inanılmaz şekilde betimlemiş ki Engin Bey,aynısını hissetmiştim bu adam nasıl düşünmüş,sanki ben yazdım diye düşünürken rastlıyorsunuz Zengüle Hacı Mahallesi'nde kendinize...Kısacık bir selamlaşmadan sonra kendinizden ayrılıyor,Kedili Kadın'ın hayatına dalıp gidiyorsunuz.
Nasıl desem,masalsı,ruhunu okşayan,yumuşacık,derinden saran bir kitap.
Ama bir o kadar sert,acıtıyor gerçeklerle çevrilmiş sivri köşeleriyle...

Okuyun...

usta çizerden çizerlerin ustasından
usta yazarlığa yazarların ustalığına adım adım...
metin kaçan'ın ağır roman'ı nı anımsatıyor yer yer...
gözlem ve betimlemeler müthiş...

Bu kitabın en güzel tarafı dili ve anlatımı; gazetelerde okunduğunda kanıksadığımız öyküleri İstanbul'a, daha doğrusu surların içindeki İstanbul'a özgü bir dil ve duyarlılıkla insanın kalbinde aynı anda özlem ve hüzün duyurarak anlatabilmesinde, Öyle ki okuyup bitirdikten sonra yaşattığı his biraz daha sürsün diye başka öyküleri okumayı erteliyor insan.

Şiir tadında bir roman.

Kapıyı kapatır kapatmaz yakındaki caminin minaresinden birden patlayan yatsı ezanı... çınladı. Bu cümleyi okuduktan sonra kitabı alasım gelmedi. Yazınsal dille süslü dili karıştırmayın

Anlatım, betimleme bana göre fazlaca...
Kokuşmuşluğun hikayesi... Beni çok sarmadı açıkçası...

Kitap, okumaya başlar başlamaz kendini hissettiriyor. Arka mahallede yaşanan insanların hayatı size o kadar tanıdık gelecek ki yaşanılası bütün duyguları içinizde hissedeceksiniz...