Bu kitapta İmam Mâtürîdî ile Kâdî Abdülcebbâr’a göre deizm nübüvvet görüşlerinin eleştirisi ve teolojik obskrantizm sorununun çözümünde hakikî iman konusu incelenmektedir. Karşılaştıkları farklı dini ve kültürel çevrelerden İslam’a yönelen nübüvvet itirazlarına karşı Mâtürîdî ile Kâdî Abdülcebbâr, dinin temeli risâletini rasyonel ve entellektüel düzeyde savunurlar. Tanrı’nın varlığını kabul etmekle birlikte vahyi ve peygamberi reddeden, dinin ve ahlâkın kaynağı olarak aklı yeterli gören düşünce tarzı deistik teolojinin aksine doğruya, iyiye ve güzele ancak akıl-vahiy birlikteliği ile ulaşılabilir.
Teolojik obskürantizm, karanlıkçılık bilmesinlercilik; insanları yanlış yönlendirmek için hakikî bilgi temelinde gerçek inançları bilerek gizlemek, toplumları cehâlet ve karanlıklara itmektir. Hak bilginin ketmedilmesiyle sosyal hayatta cehâlet, taklid, bağnazlık yaygınlaşır. Akıl ve hakikî bilgi ışık, akılsızlık ve cehâlet karanlıktır. Hakikî bilginin ketmedilmesi yani gizlenmesi, insanların aldatılması, cehâlet karanlıklarında bırakılması çirkin ve lâneti de gerektiren bir durumdur. Sosyal hayatta şâhitlerin olayların hakikatini, gerçekleri gizlemesi ile kadınların ana rahmindeki çocuk oluşumun gizlenmesi teolojik bağlamda yasaktır. Teolojik obskürantizm sorunu taklidi iman ile değil hak bilgi, işlevsel akıl ve özgür irade temelinde sağlam delillerle oluşan iradî-aklî-istidlâlî-hakikî iman ile çözülebilir.