Empati yoksa, yaşam enerjimiz noksandır.
Bu kitap; edebiyat ve roman kategorisinde olup, 255 sayfada, 33 bölüm şeklinde yazılmıştır. Sanatın inceliği ve anlatımın gücü burada ortaya çıkıyor. Romanınızda kurgusal bir karakter yaratıyorsunuz ve sanki onun içinde yaşıyormuş gibi, yaşamın doğal akışına uygun betimleme, imgeleme ve duygusal zekâ örnekleri sergiliyorsunuz.
Romanın kahramanı Melody; beyin felci geçirmiş, 11 yaşında, konuşamayan, yürüyemeyen ve yazamayan bir kız çocuğudur. Tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdürmek zorunda olsa da; düşünme, akıl yürütme, yorumlama gücü, duygusu, muhakemesi, kıyaslama yetisi, zekâsı, kendisinden yaşça büyüklerden bile daha ilerdedir.
Anlatımda merhamet, sevgi ve dayanışma öğretisi kendisini hissettirse de; öncelikli amaç, toplumsal ve sosyal modelleme, sorun, arıza ve olumsuzluklar karşısında sağduyuyu koruma, sükûnetli bakış, sempatik görünme, empatik yaklaşmaktır. Ve böylece yetişmekte olan gençlere, rol model sunmaktır.
Yaşam günlüğü tarzındaki anlatımlar arasında; doktorlarla iletişim dönemi de vardır. Anne karakterinin, doktorun moral bozucu, olumsuz tespitleri karşısında; Melody’ye olan sevgi ve ilgisini ortaya koyması, yalnızca anne şefkati olarak kabul edilemez.
27. sayfada doktora hitaben sarf edilen şu sözler dikkat çekicidir: "Doktor konuşmasını daha bitirmemişti. Broşürü sinirle çöp kovasına fırlatıp, “Biliyor musunuz” dedi. “Bence çok soğuk ve duygusuzsunuz. Umarım hiçbir zaman bir engelli çocuğunuz olmaz. Muhtemelen onu, çöpünüzle birlikte kapının önüne koyarsınız” “Ve dahası var” diye devam etti. “Bence yanılıyorsunuz! Duvarlarınızdaki gösterişli diplomalarınıza rağmen Melody, sizinkinden daha ileri bir zekâya sahip.” “Sizin için her şey kolay. Tüm fiziksel becerileriniz sorunsuz çalışıyor. Anlaşılmak gibi bir kaygınız hiç olmamış. Tıp dereceniz var diye, çok zeki olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?”…
Davranış bilimleri ve psikolojiye vakıf olmanın; insani olgunluk, doyum ve toplumsal beka için ne kadar önemli bir etken olduğu, bu diyalogdan anlaşılıyor. Hekim olarak hastaları tedavi edebilirsiniz, avukat olarak, insanların savunabilirsiniz, hakim/savcı olarak; maddi gerçekliğin ortaya çıkması için yoğun çaba harcayabilirsiniz, bir üretici, bir satıcı, bir öğretici olabilirsiniz. Karışık duygu/düşünce ve beklentilerle yoğrulmuş, davranış ve fiziksel engelleri de olabilecek insanların “sorun, özlem ve isteklerini” anlama çabasına girip, bunu da karşımızdakilere hissettirmediğimiz sürece, insani ilişki, iletişim ve etkileşim yarım kalacaktır. Hakkını verme, empati yapma, bencillikten arınma gibi hassas değerler, hep kesintiye uğrayacaktır.
Her kitabın içinde; doğrudan, dolaylı ve kurgusal olarak, olumlu/olumsuz örneklerin sergilendiği dünyalar saklıdır. Biz ise ufkumuzun yüceliği, gönlümüzün derinliği ölçüsünde uzanıp alır ve o hakikati benliğimize dahil ederiz. Her kitabı ve içeriğin tamamını beğenmek zorunda değiliz. Orta bir yerlerde, hiç ummadığımız bir cümle, bizi sarsabilir, bakış yönümüzü değiştirebilir.
Zihinsel/düşünsel/bedensel olarak sağlamlık düzeyimizi biz kendimiz ölçemeyiz. Fakat yarın ne olacağımızı da bilemeyiz. Bu tür öyküler/romanlar/anılar; bizi yaşama hazırlar ve öteki olarak mesafeli durduğumuz insanları da anlamayı öğretir, dünyalarına yakınlaştırır.
Her ne kadar kitap gençlik serisinden yayınlansa da her yaştan insanın ilgisini çekebilecek nitelikte.
Verimli okumalar dilerim.