Yüzyıllık Yalnızlık ile bu kitabın bıraktığı etki arasında dağlar kadar fark var. Elbette konu farklı, ama bence kitabı sevemeyen birkaç kişinin (şahsım da dahil) birincil sorunu çevirmen. Bu kadar Öz Türkçe saplantısı bence fazla olmuş. mezarlık yerine "gömütlük", mirasçı yerine "kalıtçı", hissetti yerine "duyumsadı", tedbirsizlik yerine "sakınımsızlık" vs. Bu sözcükler çoğunlukla olay akışını bozuyor. Dilin zenginliği argümanına sığınıp masa başında sözcük yumurtlayarak edebi zevk yaratılamaz kanaatimce. Bir de ödüllü bir çevirmenmiş ama ben hiçbir tat bulamadım. Sanki başka bir yazarı okudum. Seçkin Selvi'nin çevirisi daha başarılı..