Kitap, kurgusal açıdan yakaladığı başarıyı maalesef üslup açısından yakalayamamış. Evet, tereyağından kıl çeker gibi okunuyor fakat pek fazla kelime oyununa, edebi sanata rastlayamadım. Ahmet Ümit diyince bunları da beklemiştim. Gerçi argo -1, 2 cümle hariç küfür değil argo- konuşan karakterler de olması çok güzel.
Bunun dışında harika bir roman diyebilirim. Kitapta, Türkiye'de yaşayan her kesimden insana rastladım ve onlara yazarın gözlerinden bakarken ayrımcılığın saçmalığını bir kez daha derinden hissettim. Karakter tahlilleri bu noktada muhteşem kotarılmış. Komiser Nevzat bir nevi, vicdani sesin yerine geçiyor ve diğer karakterlere bilgeliğini sunarken biz de arada faydalanıyoruz.
Bence Ahmet Ümit, Türkiye'yi (gerek yıpranmış tarihi mekanlarıyla olsun, gerekse belli başlı mahalleleriyle ya da genel olarak dokusuyla olsun), iyisiyle kötüsüyle dürüstçe kucakladığımızda, aynı şekilde kucaklanacağımızı söylemek istemiş. Sırf bunu anlamak için bile okunması gereken bir kitap.
Polisiye yanına gelirsek. Türk polisiyesi nasıl olabilirse kitapta da öyle. Amerikalılar ya da İngilizler kendi polislerini nasıl başka ülkelerin polislerine benzetmiyorlarsa, Ahmet Ümit de o hataya düşmemiş ve bize görmek istediğimiz polisi vermiş -çok iyi de etmiş. Ek olarak, cinayet yöntemini -bildik olmasına rağmen- oldukça iyi işlenmiş buldum.
Umarım her şeyin daha da kötüye gittiği bu günlerde her kesimden insan bu kitabın mesajını anlar da eski güzel günlerimize geri döneriz.