Çerokiler'in yaşamını okuyunca ülkemizde de buna benzer birçok olayın yaşandığı hissini dıyan kaç kişi var ki? Türkiye'de azınlık olmanın, farklı olmanın, farklı konuşmanın farklı yaşamanın ayıp ve bastırılması gereken bir durum olması gerekirliğini yaratmanın tam olarak manasını kavrayan kaç kişidir? Kuşkusuz Kızılderililer, Beyaz Adam'ın doğayı ve insanlığı katletmesine karşı müthiş bir direnç göstermişlerdir, yaşamak için daha fazla ölmüşlerdir. Bugün tek bir Çeroki bile bunları anlatıp, okumamızı sağlıyorsa, Çerokiler gibi, diğer halkları, toplulukları da anlamak gerekiyor; yaşarken anlamak insanlıktandır, öldükten sonra anmak ise acizliktir. Carter ile ilgili manipüle edilmiş birçok bilgi var. Kimisi Çeroki bile olmadığını söylese bile, kimse bu kadar bilgiyi, durumun içinde olmadan anlatamaz. Evet, bazı durumlar aşikardır ancak bu aşikarlığın ötesinde bir yol göstericiliktir. Okunması gereken kitaplardan birisidir. Küçük Ağaç'la birlikte biz okuyucular da, eğitildik, öğrendik. Bu yanları bile başlı başına sistemin çarkına taş koymaktır. Sistem hep Efendi'nin istediği şekilde işlerken, Efendi'ye uymayanlar gerçek tarihi yazanlardır. Tüm ebeveynler için müthiş bir kaynak kitap niteliği taşır bu kitap. "Agucuk-gugucuk"tan, çocukları oyuncak delisi ve televizyon manyağı yapmanın, onları geliştirmekte hiçbir yararı olmayacağını yüzümüze vurmuştur. Her insan, birey olarak dünyaya gelir ve doğaya bir şekilde uyum sağlar. Çünkü doğa ve canlılar, bu Gidişat'ı yaratır. Gidişat'ı pek iyi görmüyorum. Buna rağmen umut ışığı olması anlamında, 52 yaşında vefat etmiş olan Carter'ı anlamak adına, Çerokiler'e ithaf ettiği bu kitabı okumak gerekiyor. Çerokiler nezdinde, aynı durumu, aynı kaderi paylaşmış halkların kurtuluşu adına geleceğe onurlu bir bakışı olan aydınlık yüzlere selam olsun.