Nazan Bekiroğlu’nun edebî dili ile hikayeler daha da güzelleşmiş. Özellikle “Hattat ve Padişah”, “Genç Mezarlık Bekçisi” nin hikayeleri beni çok etkiledi. “Şimdi hattat istersen benim zamanıma sen gel ve istersen beni kendi zamanına çek. Zamansızlığın ortasında mutlak olanı bulalım, hiç eskimeyecek ve kalıcı olacak olanı. Artık sonsuzluğun ve gerçeğin ve mutlak olanın çok sancılı ve uzun bir yol neticesinde bulunabileceğini biliyorum. Hatta sonsuzluğun belki sadece aramak olduğunun, sadece arandığı zaman var olduğunun farkındayım. Bıkmadan ve usanmadan bütün kapıları çalmakla bir gün çok güzel bir şeye dönüşebileceğimizi biliyorum. Şimdi gel hattat. Bunca asır ve bunca farka rağmen birlikte arayalım. Kalemleri kıralım. Bir daha tek bir satır yazmayalım ve sadece arayalım...”