Sonuna kadar alçalabilen, bataklığın dibine sürüklenmiş insanın psikolojisini en iyi yansıtan Dostoyevski yine bunu oldukça iyi şekilde gerçekleştirmiş. İşin güzeli, bize bu insanları bile sevdirebilmesi.
Evet, yolda görsek yüzüne bakmayacağımız insanı Dostoyevski anlatınca seviyoruz. Sonunda mutluluk olmayan bir yolda yürüdüğünü bildiğimiz halde, istiyoruz ki o insan mutluluğa kavuşsun.
Şimdi bir de kısaca teknik açıdan bakmak gerekirse, kitap Zweig anlatısına benzer bir yön çiziyor kendine. Öykünün en beğendiğim yönleri ise diyaloglarının oldukça doğal olması ve günümüz ilişkilerine de aradan geçen yüz seneye rağmen bir ayna tutabilmesi oldu.
Sözün özü, güzel kitap, mutlaka okuyun canlar.