İlk okuduğum Murakami romanıydı...Açıkçası beni gerçekten derinden etkiledi...Kitabın üçüncü sayfasında göz yaşına boğuldum, kitabı hemen kapatıp bir süre sakinleşmem gerekti..Her insanın sevip de okuyacağı türden bir roman değil, kendine has bir kitlesi var, bu kitabı bence ancak Tsukuru'nun içler acısı halini anlayamayanlar sevmeyebilir. Tsukuru'da kendimi buldum, açıkçası bu nokta karakterle diğer romanlardaki karakterlere ziyade daha çok yakın hissetmemi sağladı. Murakami, bu eserinde yalnızlığın romanını yazmış, terk edilmişliğin... Bir insana bir sebep gösterilmeden onun canını yakacak bir harekette bulunmanın, o insanı sandığınızdan daha da acıttığını gösteren bir kitap. Tsukuru'nun bir rengi yok, renk herşey değildir, Tsukuru kitapta bir rengi değil "yalnızlık" denen kavramı temsil ediyor çünkü, okuyanın dostu oluveriyor, benzeri başka bir kitabı da olsun isterdim, şuan Zemberekkuşunun Güncesi'ni okuyorum, teşekkürler kitapyurdu...