Size katilin kim olduğunu söyleyeyim mi? :-)) Şaka, şaka size bu kötülüğü yapamam merak ediyorsanız 590 sayfa okuyup, öğrenirsiniz. Hem öyle hazıra konmak olur mu? Yazarın bu kitabı yazarken harcadığı kadar olmasa da emek vereceksiniz.İnanın verdiğiniz emeğe de değecek.Keşkeleriniz olmayacak, kitabı okurken harcadığınız zamana hayıflanmayacaksınız ya da verdiğiniz paranın karşılığını alamamanın ıstırabını yaşamayacaksınız.Hakikaten yazar polisiye roman tekniği, üslubu açısından ciddi emek sarf etmiş bu açıdan takdire şayan.Sadece sürükleyici, heyecan verici, soluksuz akıp giden bir roman okumuyor aynı zamandaki "Boğaz'ın İncisi", bir büyük şairimizin şiirinde dediği gibi:"Güleni söyle dursun, ağlayanı bahtiyar" şehrimiz İstanbulumuzun tarihi hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz.Gerçi ben İstanbullu değilim (Muğla/Fethiyeliyim), ömrümde de hepi topu bir iki kez gitmişliğim vardır ama haberlerde gördüğüm, okuduğum kadarıyla İstanbul'da doğup, büyüyüdüğü halde hiç deniz görmeyen insanlar olduğu öğrendiğim de dehşete düşmüştüm.Milyonlarca insan var İstanbul'da yaşayıp fakat bunun idrakinde, bilincinde olmayıp ta sanki Anadolu'nun herhangi bir kasabasında yaşıyormuş gibi bir hayat süren...Roman dünyanın tek iki kıtayı biribirine bağlayan, pek çok uygarlığa başkentlik yapmış, uğruna pek çok savaşlar yapılmış, canlar yitmiş bu büyük kentin -sadece niceliksel değil- günden güne nasıl katledildiğine de dikkat çekmiş.Romanı eleştireceğim noktalara gelecek olursak bir sikke de yer alan Bizans parasındaki bayrağımızdaki kutlu ay yıldızımızınsanki Bizans' tan -daha doğrusu Doğu Roma- alındığı gibi bir fikir uyandırması.Oysa ki bu çok normal bir durum.Çünkü bugün İtalya'da Büyük Roma İmparatorluğu'nun kurucusu kabul edilen Etrüsk'lerin Türk kökenli olduğu pek çok tarihçiler tarafından ciddi ciddi dile getirilmektedir.Gayet muhtemeldir ki Büyük Roma bu figürü Etrüsklerden almış ordan da pek âlâ Doğu Roma/Bizans' a geçmiştir.Kitabın bir yerinde de yazar İstanbul şehrini kuran, Bizans' ın başşehri yapan Konstantin'in heykelinin dikilmesi gerektiğini dillendirmiştir ki evlere şenlik.Bugün çok popüler olan 3. Boğaz köprüsünün adı gündem de.Yazara kalsa köprünün adını Konstantin koyacak.Birkaç yerde de kiliselerin camiye çevrilmesi eleştirilmiş, olumsuzlanmış.Bilindiği gibi Büyük Osmanlı/Türk Cihan Devleti yeni feth eylediği yerin en büyük kilisesini camiye çevirir ki bu şekilde bu toprağın artık Darül İslam olduğu göstermek ve hakimiyetin, egemenliğin Müslümanlara geçtiğini göstermek için bunun dışında gayri müselmanların ibadethanelerine dokunmazdı.Keşke o pek medeni, uygar, hümanist "Batı" da atalarımız gibi yapsaydı sonrasında tekrar salibin -Haç'ın- eline geçen yerlerdeki camileri yine " Tanrı evi" olarak kullansa kendi ibadethaneleri haline irca etse de yıkmasaydı, amacının dışında kullanmasaydı.Bugün Atina camisi olmayan tek Avrupa baskenti olduğunu söylüyor ve bununla övünüyor. Sözümona bu ülke Avrupa Birliği üyesi.Neyse söylenecek çok şey var ama söylesem tesiri olmaz.Ha bu arada biz kendi eserlerimize çok mu saygılıyız çok mu sahip çıkıyoruz bu da çok tartışmalı.Herhalde bahsettiğim bu hususlar ve tenkitlerim birazda yazarın dünya görüşünden kaynaklanıyor.Binnetice polisiye roman olarak soluksuz okuyacağınız bir roman olmuş şahsen ben elimden bırakamadım.Keyifli okumalar.