Yaban Bütün Eserleri 1 Hakkındaki Yorumlar

Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
aliskurt 30.03.2007
Türk edebiyatının önemli eserlerinden birisi olan Yaban 1. dünya savaşından dönen ve anadoluda hiç bilmediği bir köye yerleşen dolayısıyla kendisine Yaban denen subayın gözünden zamanın Anadolusunu yansıtıyor. Köy insanların geri kalmışlığı, Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizlerin oynadığı oyunlar vs. ögeler okurken sizi o zaman götürüyor. dili biraz ağır geebilir ama mutlaka okumalısınız.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
mduran 28.03.2007
Köyü işgal eden Yunan Subayı’nın “Siz Türkler, dövüşmekten başka bir şey bilmez misiniz?” diye hakaret dolu sorusunu cevapsız bırakarak bizi bir daha şaşırtır. Halbuki bakınız bu kolay soruya Nihat Sami Banarlı ne güzel bir cevap veriyor:
“Biliriz. Tecavüze uğramadığımız veya ders vermek zorunda kalmadığımız zamanlarda işte sizin haydutça yağmaladığınız şu güzel sanat eserlerini yapmasını biliriz. Hatta bunları şimdi sizin her türlü zulmü reva gördüğünüz şu köylülerimiz yapar” (Kitaplar ve Portreler sf.76)
Topluma yaban, marazi bir tip olan roman kahramanının gözüyle yazar toplumun örf, adet, inanç ve değerleriyle alay eder ve aşağılar.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
cimbombombom 17.03.2007
Kurtuluş savaşı öncesi yaşanan olaylar Kurtuluş savaşının nasıl bir ortamda yaşandığını gösteriyor. Halkımızın ne kadar cahil olduğuna şahit olan yazar bunu satırlara dökmeden edememiş. Vatalnı uğruna kolunu kaybeden yazarı bile yaban yapan köy halkı onu kabul edemez ama düşman askerlerinden korkularına tüm mallarını kendi istekleriyle verirler. Acınası bir durum... Hazin bir aşk öyküsü ve mutsuz bir son...
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
....EsiLa ... 12.03.2007
Romanın kahramanı Ahmet celal bir osmanlı padişahının oğludur. Ancak savaş esnasında kolunu kaybettiği için dünyadan elini eteğini çekerek subaylık yaptığı dönemde kendine emirer olarak hizmet eden m.alinin köyüne gider. daha önce istanbulda yaşadığı için köylü ona yaban adını takar. Köyde bir kıza aşık olur ancak o kız bir başkasıyla evlenir. Savaş başlar ve köyde işgal edilir. Köy halkı bu esnada çok cahil ve saf davranışlar sergiler. Kendi türk askerlerine vermedikleri herşeyi yunan askerlerine korkudan verirler. Yaban sevdiği kız olan emine ile bu telaşe de kaçar ancak ikisi de vurulduklarından yolda ayrılmak zorunda kalırlar. Kurtuluş savaşını ve halkın askere olan tutumunu anlatan roman yakın tarihimizdeki yurdumuzu ve sosyal yaşayışımızı da mercek altına almış.. Güzel bir kitap...
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
everekli 08.02.2007
Savaş sonmrası bir köyde geçen ve cahilliğin işlendiği roman Yakup Kadrinin ve Türk edebiyatının klasiklerinden. Yazar hissederek yazmış.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
ahmetyaman 01.02.2007
karaosmanoğlunun yaşayıp,hissettiklerini yazdığı çok açık..çünkü kitabı okumaya başladığınızda sanki sizde sakarya savası döneminde yaşımış hissi veriyor..ve de en büyük belamız olan cahilliği gerçekten harika bir dille anlatmış..tavsiye edilecek kitaplardan..
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
...!!!... 19.01.2007
yazdığı döneme sosyolojik olarak yaklaşmış yazar bu kitapta.Yazarın olaylara gerçekçi yaklaşması güzel olmuş ama daha hareketli bir roman yazmalıydı fazla durgun geçiyor ve sonunda da ilginç bir son beklemeyin gayet sade bir son
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
Bence ortaokul müfradatinda kesinlikle okutulmasi gereken bir eser. Yakup Kadri Karaosmanoglu, kurtulus savasi yillarinda asker ve koylu, cahil ve bilgili, bencil ve yurtsever arasindaki ayrimlar1 cok guzel ortaya cikarmistir. Bir tarafta savasta kolunu kaybetmis ama tekrar savasabilmek vatan icin birseyler yapmak icin can atan Ahmet Celal, diger yanda da oglunu tarla isleri nedeniyle askere gondermek istemeyen bir anne...
Gerisini sizler dusunun. Her annenin ulus bilincini gelistirmesi icin cocuguna, her ogretmenin aydin bir gelecek icin ogrencilerine okutmasi gereken bir kitap.
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
suzii_86 20.12.2006
yakup kadri karaosmanoğlunun bu naif eserini herkes okumalıdır. müthiş tasvirler var. insan okurken anlatılan krakterleri etiyle kanıyla canıyla yanındaymış gibi hissediyor.sanki tüm kahramanları tanıyormuş gibi zannediyor. türk edebiyatının bu büyük üstadının kitapları mutlaka okunmalı değeri anlaşılmalı bu yazarların. büyük yazarlarımızın farkedilip değerlerinin anlaşılması dileğiyle. saygılarımla
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
khasankrks 16.12.2006
aslında bu roman hakkında yorum yapmaya bile gerek yok. 1nci dünya savasında kolunu kaybedip memleketi olmayan bir yere arkadasının memleketine yerlesen bir anadolu evladı. ve orada gecirdiği zamanı cok guzel bir dille yansıtan yakup kadri. türk edebiyatının vazgecilmezlerinden olan bu eserin herkesin kitaplığında olması gerektiğini düşünüyorum. gelecek nesiller içinde harika bir birikim. bu ulke için canını verenlerin cektiklerini anlamıs olurlar boylece..
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
kemal-ist 09.12.2006
Yirminci yüzyılın ilk yarısında büyük bir üretkenlikle dergilere yazdığı şiir, öykü, makale ve eleştri türü yazılarla Türk edebiyatı sahnesine adımını atan Yakup KAdri Karaosmanoğlu, romanları, hikayeleri, denemeler, oyunları ve anılarıyla, en önemli edebiyatçılarımız arasında yer alır. Üslup özellikleri bakımından Yakup Kadri'nin 1910'dan 1974'e dek verdiği eserler Türkçe'nin geçirdiği bütün evreleri yansıtır. Eserlerinin konu ve fikir zenginliği de dil özelliklerinin çeşitliliğinden aşağı kalmaz. Yakup Kadri'nin Fransız edebiyatı etkisinde başlayan yazarlığı, 1920'lerden sonra özgün bir sese kavuşarak siyasş ve sosyolojik konulara, tarihe, dönem çatışmalarına ve birey psikolojisi irdelemelerine yönelir. Fecr-i Ati'den yetişmiş ama bunu izleyen elli yıl boyunca toplumsal koşullar, tarihi süreçler ve bireysel portreleri romanın dokusuna işlemek için roman tekniğiyle de boğuşmuş bir yazar olan Karaosmanoğlu'nun eserleri, hala tüketilmemiş ayrıntılarının tartışılıp incelenmesi gereken zengin bir "panorama"dır.
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
keif 07.12.2006
Eskimeyen bir "eski" daha..Orada da yalnız, burada da yalnız. Belki Türk aydınının kaderi hep yalnız olmak, iki arada bir derede kalmak. Bazen insan "aydın olmasam mı acaba" diyor. Şu aidiyet duygusu ve ihtiyacı çok önemli. Hepimizin huzuru bulabilmek için bu duyguya ve tatmine ihtiyacı var. Roman savaş sonrası yaşamı ve duyguları çok iyi ifade etmiş. Gerçeklerle tanışmak isteyenlere...
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
dante-c 19.11.2006
YABAN TÜRK EDEBİYAT TARİHİNİN EN ÖNEMLİ ESRLERİNDEN BİRİ. TÜRK AYDINI VE TÜRK KÖYLÜSÜ ARASINDAKİ UÇURUM,AHMET CELAL'İN İÇİNDE BULUNDUĞU PSİKOLOJİ ANCAK BU KADAR GÜZEL ANLATILABİLİR.AHMET CELAL'İN HER TASVİRİ HER DÜŞÜNCESİ HER DUYGUSU,İÇİNDE BULUNDUĞU YALNIZLIK VE ÇARESİZLİK SİZİ DERİNDEN ETKİLİYOR VE UZUN SÜRE ETKİSİNDEN KURTULAMIYORSUNUZ.
Yanıtla
4
0
Destekliyorum 
Bildir
zekiye.. 17.10.2006
Türk Edebiyatında çok önemli bir yeri vardır bu eserin. köylü ve aydın arasındaki derin uçurum...
Ahmet Celal iyi bir eğitim alarak , İstanbul'da yetişmiş bir ağa oğludur. Ama yinede içinde yaşadığı toplumnun kültürüne ait olamamanın getirdiği sıkıntıları anlatıyor ünlü üstad kitabında. Tartışmasız olarak süper bir kitap diyebilirim.
Yanıtla
2
1
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Aydınlar ve köylüler...İkisi arasındaki farkı çok iyi vurgulayan,çok dokunaklı anlatan bir roman.Çanakkale’de kolunu kaybeden ve İç Anadolu’da bir köye yerleşen bir subayın kaleme aldığı notlardan yola çıkılarak Kurtuluş Savaşı’ndaki Anadolu köylüsü resmedilmiş...
Yazarın sanatına hayran kaldığımı belirtmeliyim...

“...Utanç,bir yara gibi yüze yapışır ve alnımızın ortasından kanımızı emmeye başlar...”
“...Yalnızlık dinmeyen bir sızı gibidir...”
“...Hayat bizi bir deniz üzerindeki arızî pislikleriyle,dalgalarıyla ite ite nasıl bir kuytu sahile atarsa öylece bu ıssız tepenin eteklerine atıp bırakmıştır...”
“...Katı yürekli toprak!Bir gün cesedim bir daha kalkmamak üzere üstüne düştüğü vakit,kim bilir,beni bağrına ne vahşi bir huşunetle bastıracaksın...”
“...Ateşe atılmış bir adamın yüzüne akıtılan bir damla suyun değeri nedir?Bir gece yarısı,bir çölde yolunu şaşırıp kalmış adama,uzaktan görünen bir ışığın değeri nedir?...”
“...Ölüm,belki cismanî hazların en büyüğüdür...”
“...Meğer,bir cadı kazanı gibi kaynayan kafamın biricik ihtiyacı böyle bir dize yaslanmaktan ibaretmiş...”
Yanıtla
1
1
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Fahri Kaplan 29.08.2006
Bu kitap milletimizin yabancıya hoş bakmadığını değil - çünkü milletimiz gayet misafirperverdir - Yakup Kadri'nin Anadolu insanına hoş bakmadığını gösteriyor aslında. Çünkü yazar Anadolu insanını vatan elden giderken bile kendi bencilliğine hapsolmuş, nasıl kurtulurum diye düşünen biri olarak tasvir ediyor. Bu nasıl bir bakış açısı! Biz Çanakkale'yi, Sakarya'yı genci, yaşlısı, kadını, erkeği, çocuğu bu Anadolu insanıyla kazanmadık mı? Ayrıca Y.Kadri Anadolu insanına öyle tepeden bakmış ki divan şairlerini halktan kopuk gören bazı eşhasın bu tip romanları görmezden gelmesi düşündürücü geliyor bana.
Yanıtla
1
1
Destekliyorum 
Bildir
AbidinDinoo 24.08.2006
Yakup Kadri bu eserinde 1 dünya harbi sıralarında tek kolunu kaybetmiş bir komutanın bir arkadaşının tavsiyesi üzerine bir köye yerleştiği günleri anlatıyor...Ahmet Celalin köylüler tarafından pek sevilmediği görülüyor kitapta...Yani umduğunu bulamamışlığın üzüntüsü var kahramanda... Buda milletimizin önyargılı oluşunu yabancıya hoş bakmayışını gösteriyor...
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
ttrçpl 15.08.2006
Bu roman Birinci Dünya Savaşı’nda bir kolunu kaybeden Ahmet Celal’in anılarından meydana gelmiştir.Emir eri Mehmet Ali’nin ısrarı üzerine onun köyüne yerleşir.Ahmet Celal savaşta kaybettiği kolunu kendisi için bir gurur kaynağı olarak görmesine rağmen köyde kimse ona özel bir önem vermez.Köylü için o sadece bir yabandır.
Yazar,romanda Anadolu halkının yaşadığı geri kalmışlığı ve itilmişliği bütün acı ve çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir…
Yanıtla
5
0
Destekliyorum 
Bildir
Dikkat !!! 11.08.2006
Bu romanı 8.sınıftayken tavsiye üzerine okumuştum ancak edebi açıdanda, ordaki insanların ruhi tablolarının çizim şekliylede mükemmel bir kitap özellikle bazı yerlerdeki haykırışlar ve betimlemeler insanın düşünce dünyasını harekete geçirerek benliklerde kuvvetli bir ilaç tesiri yapıyor(hiç olmazsa kendimde bunu gözledim ve her okuduğum Yakup Kadri kitabı gibi bana çok şey kattı sizlerede iyi şeyler katmasını umarım)

Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
ketermalkhot 23.07.2006
bir aydın olamayan Karaosmanoğlu'nu bu eserde çok iyi gözlemleyebilirsiniz, tüm eser boyunca halkı aşağılayan, halkın tam anlamıyla sürü diye adlandırıldığı bir eser. Kadri Karaosmanoğlu'nun halktan kopukluğu ve devleti kutsamış olması aynı zamnda sürekli devletin kolları altında büyütülmüş yüceltilmiş olması gerçekten insanın zihnini çok kurcalıyor. Bu eseri okuyanlar unutmamalıdır ki Yaban'ları biz büyütmüşüz, hala da büyümekteler.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
ahmethaşim 13.07.2006
Milli mücadele dönemine Ankaradan veya İstanbuldan bir pencere açmak yerine yazar bu sefer ilginç birşey yapmış.Milli mücadele döneminde bir köyü ele almış.Türk klasikleri arasına girebilecek ve okursak boşa çıkmayacak bir kitap...
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
10ur54 11.07.2006
I. Dünya SAvaşı'nda büyük bir yenilgiyle çıkan Osmanlı İmparatorluğu kendi yıprandığı ve sonucunda yıkıldığı gibi halkıda yıpranmıştır. bu kitapta I. dünya savaşı sonrası başlayan kurtuluş savaşı sürecinde bir köyde yaşananları ele almaktadır. I. DÜnya savaşı gazisin,in yeni hayatı için bu kasabayı kendine yurt seçmesi ve yaşamı hikaye edilmiştir.kısa sürede okunacak bir kitapdır. dili oldukça sadedir, okuaynı sıkmıyor.
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
osmanyumuk 25.04.2006
Karaosmanoğlu yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Âticiler'in "sanat şahsî ve muhteremdir" görüşünü paylaştığı ve "sanat için sanat" yaptığı bu ilk döneminde Nirvana adlı bir oyun, makaleler, denemeler, düzyazı şiirler ve öyküler yazdı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumu, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Türk toplumunun çeşitli dönemlerdeki gerçekliğini sergilemek istediği için bir ikisi dışında yapıtlarında belli tarihsel dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet'in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet'in ilk on yılının, Bir Sürgün II. Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar. Karaosmanoğlu 1920'lerden sonra iyimser bir devrimci görünümündeyken, sonra umutlarını yitirerek romancılığını devrimci yönde kullanmaktan vazgeçmiştir. 1955'ten sonra da anı kitaplarından başka bir şey yazmamıştır. Romanları arasında en önemli ve ünlüleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban'dır.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Kitabtan önce çeşitli dergilerde kitab hakkında çeşitli yorumlar okumuştum. Tabii ağırlıklı olarak menfi yönde. Bir kaçı da lehinde. Merak edip aldım , okudum ve şunu gördüm aslında hadiseye nasıl baktığınızın çok önemli olduğu ortaya çıkıyor. Bir defa kesinlikle bir hakaret var. Siz buna realizim diyebilirsiniz ama bence bu onu aşan Anadolu köylüsünün yoklukla mücadelesini çok kötü resmeden bir roman. Yazar bütün bir roman boyunca sanırım bir tek yerde aslında hakaret olsun diye yazmıyorum ama demiş ve aynı şekilde devam etmiş. Roman tekniği ve o zamanki şartları gözönünde bulunduracak olursak iyi diyebileceğimiz bir eser. Kimileri belki bu gerçekliği olduğu gibi resmetmiştir diyebilir o zaman bende dostoyevskinin kendi köylülerini nasıl resmetmiş bir de ona bakın derim
Yanıtla
3
2
Destekliyorum 
Bildir
ismail_atan 16.03.2006
Yakup Kadri, Türk edebiyatının ilk romancılarından birisi. Hemen devrin öncesinde Tanzimat edebiyatında ürün veren kişilere baktığımız zaman dillerinin ne kadar ağır, yabancı terkiplerin ne kadar sık kullanıldığını görüyoruz. Fakat Yakup Kadri dilini tamamen halk deyişlerine yaklaştırarak bu eseri kaleme almış.

İkinci önemli husus ise Batılı anlamda Realist unsurların ağır bastığı bir roman olması. Eğer yanlış bilmiyorsam Halit Ziya Uşaklıgil'in "Bir Ölünün Defteri" adlı romanından sonra "Günlük" temasını işleyen ilk roman olarak karşımıza çıkıyor.

Kurtuluş savaşı yıllarını anlatması bakımından oldukça önemli bir eser. Ne kadar Türk Köylüsünü biraz aşşağılayıcı, onlara tepeden bakan bir havada yazılmış olsa da, Dönemin Türkiyesinde Türk köylüsünün de bundan çok farklı olduğu savunulamaz. Yakup Kadri gerçekten çok güçlü bir kaleme sahip. İlköğretim ve Ortaöğretim öğrencilerinin kesinlikle okuması gereken eserler....
Yanıtla
20
14
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
metafizika 25.02.2006
'Muhayyilemizin derinliklerinden çıkarıp, aşkımızın ateşinde kaynata kaynata saf bir cevher haline koyduğumuz ve en mükemmel kadın örneğine göre şekil verdiğimiz putun kendi istek ve iradesiyle gidip bir gorile teslim oluşu veya çamura batışı bize iki kat elem verir.Bir yandan içimizde bir yaradanın öbür yandan en kıymetli malı elinden alınmış bir insanın yürek acısını duyarız.
sonra içimizden bir ses 'Artık imkan kalmadı.'der. Bunun anlamı o dönüp bize gelse de artık hayatımızda ona hiçbir yer vermeyeceğiz demektir. Çünkü, artık o, bizim nazarımızda, temizlenmeyecek suretle kirlenmiştir. Temizlenmeyecek ölçüde çürümüştür, kokmuştur.'(s.115)
'Ateşe atılmış bir adamın yüzüne akıtılan bir damla suyun değeri nedir? Bir gece yarısı, bir çölde yolunu şaşırıp kalmış adama, uzaktan görünen bir ışığın değeri nedir? Hasta döşeğinde müthiş sancılarla kıvrandığımız anda elimizi sıkan elin değeri nedir? Haksız yere darağacına giden bir masum indinde, son saate yetişen adalet hükmünün değeri nedir? Çarmıhtaki İsa'nın ayağı dibinde ağlayan Meryem'in gözyaşının değeri nedir? '(s.167)
Günümüzde de devam eden aydın ile halk tabakası arasındaki uçurumu gözler önüne seren, Anadolu'nun bir köyünde maddi varlığı ve manevi ufkuyla, düşünce dünyasında da yalnızlığı iliklerine kadar yaşamış, adeta yalnızlığıyla arkadaş olmuş, bir subayın derin hikayesi...
Kitabı okuduktan sonra yazara haksız yere nasıl yüklenildiğini bir kere daha gördüm.Yazar hem aydına hem de halk tabakasına haklı eleştiriler getirerek Sezar'ın hakkını Sezar'a vermiş, taşın altına herkesin elini sokması gerektiğini dile getirmiştir.
Yanıtla
2
1
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Çepni55 06.02.2006
Kitapla ilgili farklı eleştiriler var. Bir kısım eleştirmen kitapta Türk köylüsüne hakaret edildiğini iddia ederken bir kısmı ise o dönemin gerçeklerini yansıttığını söylüyor. En iyisi kimin haklı olduğunun kararını kitabı okuduktan sonra siz verin. Tabii bu arada hiç kimsenin itiraz etmediği bir tek husus var ki; o da eserin akıcı ve kaliteli olması…
Yanıtla
7
0
Destekliyorum 
Bildir
takuş 22.01.2006
Yaban'ın Türk Klasikleri arasında mutlaka okunması gereken bir eser olarak görüyorum.Y.K.Karaosmanoğlu bu eserinde bence daha yalın ve anlaşılır bir dil kullanmış.Ortaokul yıllarında okuduğum bu kitabı tekrar okudum ve emin olun aynı tadı tekrar aldı.Ulu ÖNDER'in 'köylü milletin efendisidir' sözünün boşa çıkamdaığını bir kez daha görmüş olacaksınız.
Yanıtla
3
2
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
ozgur05 12.01.2006
Cumhuriyet yıllarında Yunanlıların yaptıkları zulümleri incelemek ve kayıt altına almak amacıyla Atatürk tarafında oluşturulan Tetkik-i Mezalim Cemiyeti bünyesinde Halide ediple beraber nadoluyu gezen Yakup Kadri, ordaki birikimlerini romana aktarmıştır. Köydeki insanlarımızın bazılarının ulusal savaşa bakış açısını da yansıtır bu kitap. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının en eönemli eserlerinden biridir.
Yanıtla
2
0
Destekliyorum 
Bildir
Bolokur 25.10.2005
Kurtuluş Savaşı sırasında kurulan 'Tetkik-i Mezalim Cemiyeti' içerisinde bulunan Yakup Kadri'nin,yenilen ve geri çekilirken büyük kıyımlar yapan Yunan ordusunun ardında bıraktığı köylerdeki durumu gözlemlemesi sonucu aldığı notları yaklaşık on beş yıl sonra romanlaştırması ile oluşan Yaban;toplumsal gerçekçilik açısından "köy"e ve "halk"a geri dönüştür.
" 'Yaban';bir ruh sıtmasının,birdenbire acı ve korkunç bir gerçekle karşı karşıya gelmiş bir şuurun,bir vicdanın çıkardığı yürek paralayıcı haykırışıdır." der Yakup Kadri.
Üzerinden yetmiş küsur yıl da geçmiş de olsa,Yaban'daki gerçekler hala devam etmekte...Okuyalım ve ders çıkaralım.
Yanıtla
6
0
Destekliyorum 
Bildir
SEREF Aydin 23.06.2005
"Yaban" Türk Edebiyatında aydın-köylü çatışmasını en güzel ve doğal haliyle dile getiren unutulmaz bir eser. Kurtuluş Savaşı'nda bir kolunu kaybeden ve artık savaşamayan Ahmet Celal, yanında savaşan askerlerden Mehmet Ali'nin daveti üzerine O'nun köyüne gider. Zaten üzgün olan Ahmet Celal, köye geldiğinde tam bir hayal kırıklığı ile karşılaşır. Gördükleri ve yaşadıkları O'nu şaşkına çevirir. Köylü savaşın etkisi ile fakir ve yılgın bir haldedir. Bağımsızlık mücadelesi karşısında köylü tam bir umutsuzluk örneği sergilemektedir. Anadolu'daki mücadeleye bu kadar uzak ve ilgisiz olan köylü karşısında Ahmet Celal kızgındır. Köylüye göre ise O, bir yabandır. Kimse O'na anlamaz, anlamak istemez. Aslında köylüyü bu şekilde yönlendiren ağa, muhtar ve imam üçlüsüdür. İşte Ahmet Celal'in gerçek mücadelesi de bunlarladır. Olaylar Eskişehir dolaylarında, Sakarya nehri kıyısında bir köyde geçmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde köylüye gösterilmeyen ilginin sonucu ortaya konulurken, aydın insanlara da köylünün bakış açısı dile getirilmektedir. Her yönü ile okunması gereken bir eser olarak kitaplıklarda yerini alması gerekir.
Yanıtla
3
1
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
gok36 22.06.2005
Köylünün gözünde yabandır yazar, yabancı. Yazarın gözünde köylü yabani, bir yerde vahşi. Onları anlamayı, katlanmayı bile kabullenir de nasıl onlar gibi düşünebilirim nooktasında kitlenir kalır. Yine de insaflıdır bu toprağın altında yaşayanlara karşı, suçu biraz kendinde arar yani aydınlarda, ne verdik ki ona diye sorar kendine. İnsanından kopuk istanbul aydınının karşılaşmak zorunda kaldığı taşrayla hikayesidir yaban. Dikkatle okunmaya değer.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
mtg 10.05.2005
Ortaokul yıllarımda Türkçe dersinin ödevi nedeniyle okumak zorunda kaldığım ve hayatımın ilk romanı olduğu için bende özel bir yeri olan bir eser. Hiç unutamadığım tarafı ise, kahramanımızın onca çabasına rağmen köylülerin "ne bilelim yabanın biriydi işte" demeleriydi.
Yanıtla
2
1
Destekliyorum 
Bildir
namotech 16.03.2005
Yazarın CHP'nin düzenlediği yarışmadan ödül alan eseri. 1. Dünya savaşı sırasında yaralanarak bir köyde yaşamak zorunda kalan bir aydın ile köylüler arasındaki yaşamdan kesinlerin sunulduğu kitapta, hala Avrupa Birliğine katılmaya çalıştığımız bugünlerde neden köylümüzün geride kaldığının , unutulduğunun cevaplarını bulabilmek mümkün. Yalnız kitaptaki uzun tasvirler okuyucuyu bazen sıkabiliyor. Türk klasikleri arasına giren; yüzbinlerce satan okunması gereken bir roman.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Esin Karagoklu 27.01.2005
ilk olarak ortaokul son sınıfta dönem ödevi için okuduğum yaban'ı 20 yıl sonra yeniden okumak büyük zevkti. Tamamen unutmuş olduğum roman bir çok gerçeği yeniden hatırlattı. Aslında anadolunun geriliği yoksulluğu ve çaresizliği yine bizim insanımızın ayıbı. Yıllarca el atılmamış hali hatırı sorulmamış bir toprak parçasından ne ektik ki neyi biçmek isteriz. Avrupa Birliğine girmek üzere olan Türkiye'nin yeniden döne döne okuması gerekli bir kaynak.
Yanıtla
3
0
Destekliyorum 
Bildir
q6Lii 19.11.2004
yaban'ı okuyanlar bilir ki: yakup kadri bu romanında daha sade ve anlaşılır bir dil kullanmıştır . yaban'ı yakup kadri'nin diğer eserlerinden daha popüler kılan tek özellik de budur.
yaban'a hakaret olmasın ama kiralık konak bana daha heyecan verici ve büyüleyici bir eser gibi geldi.neden derseniz kiralık konak'ın konusu oldukça hassas ve dikkat çekici.ayrıca kullanılan dil de doruk noktasında.
yaban'a bakacak olursanız oldukça sade bir dil ve basit bir konu kullanılmış.uzun tasvirleri insanı sıkıyor. ( uzun tasvirler kiralık konak'ta da mevcut ama kiralık konak'ta kullanılan dil beni çok etkilediği için hiç sıkılmadım. )
yine de yaban'ı zevkle okudum diyebilirim...
Yanıtla
3
1
Destekliyorum 
Bildir
semanaz 09.11.2004
Yaban, Türk kurtuluş savaşı döneminin en çarpıcı romanlarından biridir. Türk köylüsünün halini anlatan, bugünkü durumumuza nerelerden geldiğimizin en çarpıcı belgelerinden biridir. Belge diyorum, zira tarihimize ışık tutmakla bu roman en önemli görevini yerine getirmektedir. Severek, keyif alarak onun ötesinde durup durup düşünerek okuyacağınız bir roman.
Yanıtla
2
1
Destekliyorum 
Bildir
KY-138843 01.10.2004
Yaban, Türk edebiyatımızda köylü halkın yaşayış ve dünyaya bakışını gözlemleyen ilk romanlardan biri olması nedeniyle önemli bir yere sahiptir. Yazıldığı dönemde hakkında olumlu olumsuz birçok yorumun yapıldığı bu savaş sonrası köy ve köy halkı ile, yadırgadıkları aydın misafire ait romanı zevkle okuyacaksınız...
Yanıtla
24
15
Destekliyorum 
Bildir
kyzylsungur 04.09.2004
Kitabı edebiyat açısından pek iyi bulmadım ama gerçekçilik açısından mükemmel buldum.Özellikle köylünün cahilliği ve bu cahilliğin meydana getirdiği olaylar beni çok etkiledi.
Karaosmanoğlu bu kitabında kendini de ağır bir şekilde eleştirmekten çekinmemiştir.Çünkü o gençliğinde Fecr-i Ati topluluğundaydı.Fecr-i Ati sadece "sanat için sanat" anlayışını savunuyordu.Fakat daha sonra "toplum için sanat" anlayışına yöneldi.Karaosmanoğlu artık bazı gerçekleri görmüştü.Bunun sonucunda da Türk köylüsünün cahil kalmasın tek sebebini aydınlara bağladı.
Yanıtla
10
2
Destekliyorum 
Bildir
güzellikler 24.01.2004
Y.Kadri Karaosmanoğlu'nun "Yaban" isimli romanı Türk klasikleri içinde tartışmasız bir şekilde yerini almış bir eseridir.
Yazarımız Osmanlı İmparatorluğunun son dönemiyle cumhuriyetin ilk yıllarında aydın ile köylü ilişkisini son derece mükemmel işlemiş.O zamanki toplumun sosyal durumunu bize çok iyi bir şekilde yansıtmış.
Eserde sadece topal olan bir Türk subayının emirerinin köyünde yaşadıkları anlatılmamış,aynı zamanda roman tekniği de mükemmel olarak kullanılmıştır.
Klasik roman türünden hoşlananlara okuyun,tavsiye ederim,diyebilirim.
Ömer ÖNER
Yanıtla
7
1
Destekliyorum 
Bildir
Freezey 20.06.2003
Yazarın Nur Baba'dan sonra en çok tartışılan romanıdır Yaban. Köye dönük romanların ilk örneklerinden biri olan Yaban'ı acımasızca eleştirenler, Yakup Kadri'nin o dönem köy ahalisi hakkında kendi gözlemlerine dayanarak yazdığı romanının köy insanlarını rencide ettiğini ve gerçek dışı olduğunu savunmuşlardır. Oysaki, Yakup Kadri, bu silik ve hıyanet içinde bulunan halkın cahilliğini kendine mal etmiş, bizzat kendiyle birlikte Türk aydınını sorumlu tutmuştur bu halden. Asker gazisi olan kahramanımızın anı defterinden anlatılan olaylarda dış kaynaklı propagandalara kapılıp milli mücadeleyi hiçe sayan köy ileri gelenleri bu "yaban" diye adlandırdıkları tek kollu aydını bir zebani gibi görmüşler ve uğradıkları bütün zulümlerin ve yoksullukların sorumlusu saymışlardır. Aynı zamanda aşk temasını da işleyen yazar, bu geri kalmışlığı, bu cahilliği oranın insanlarının kendi iç ve dış tasvirleriyle acımasızca anlatmıştır yazarımız. Gerçekçilik konusunda başarılı bir eserdir ve halen daha tartışılmaya açık olması nedeniyle güncel ve samimi bir nitelik taşıyor.
Yanıtla
5
2
Destekliyorum 
Bildir
köylü ile kentli; aydın ile tutucu kesimi en iyi şekilde ayıran yakup kadrinin en iyi eseridir yaban.başından geçen olayları anı şeklinde anlatan yazar nev yunanilik etkisinde bu eseri yazmıştır.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
onur 24.05.2003
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU EDEBİYATIMIZIN TEMEL ESERLERİNDEN BİRİ SAYILAN YABAN ADLI ROMANINDA OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN YIKILIŞ VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN KURULUŞ DÖNEMİNDE MİLLİ MÜCADELENİN TÜM ÜLKEDE DEVAM ETTİĞİ BİR SIRADA TÜRK AYDINININ OLAYLARA BAKIŞ AÇISINI SERGİLEMEKTEDİR.KÖYLÜLER İLE ROMANIN KAHRAMANI AHMET CELAL ARASINDA MEYDANA GELEN ÇATIŞMALAR , KÖY YAŞAMI AKICI BİR DİLLE ANLATILMAKTADIR.BU KİTABI HERKESE ÖNERİRİM.
Yanıtla
2
1
Destekliyorum 
Bildir
Necmi Çoban 10.09.2002
Yakup Kadri'nin eserleri sayılırken her zaman bir numarayı alan kitabı Yaban olmuştur. Peki bunun nedeni ne olabilir? Yazarın kendi ifadesi ile "bu eser benliğimin çok derinliklerinden adeta kendi kendine sökülüp, koparak gelmiş bir şeydir". Realist akımın etkisinde kaleme aldığı, klasikleşmiş eserinde yazarın aydın kesim ile köylüleri kıyaslaması ise sosyolojşk olarak öneme haiz bir mesele olması hasebiyle kitabın gördüğü ilgiyi katlamıştır. Aslında her kitabı ile olay olan yazar Nur Baba kitabı ile de Bektaşilerin hedefi konumuna gelmiştir. Köye sığınan savaş gazisi Ahmet Celal'in aşkı da hikayeye renk katan bir öğe olarak yerini almış. Kitap yaşanmış bir devre de tanıklık etmesi bakımından da çok değerlidir. Sonuçta savunduğu tezlere ister katılalım, istersek de katılmayalım okunması gereken bir kitap olarak Yaban her zaman edebiyat tarihimizdeki yerini koruyacaktır.
Yanıtla
8
1
Destekliyorum 
Bildir
KY-1715 30.08.2002
Bu kitapta Ahmet Celalin savaşta yaralanması ve arkadışının köyüne yerleşmesinden sonra başından geçen olayları anlatıyor.Burada aydınlarla köylüler arasındaki büyük farkları mükemmel bir anlatımla ortaya koyuyor.bu kitap şüphesiz edebiyatımızın en iyi romanlarından biridir.
Yanıtla
1
2
Destekliyorum 
Bildir
iyaan 11.07.2002
Özet:
Ahmet Celal otuz beş yaşındadır. Bir paşanın oğludur. Birinci Dünya Savaşı’na yedek subay olarak katılır. Kolunu kaybederek geri döner.Artık savaşamadığı için çok üzgündür. İstanbul işgal edilince, emir eri Mehmet Ali’nin köyüne gider. Şehirden her gün gazete getirterek savaşı coşku ile izler. Fırsat buldukça köylülere durumun önemini anlatır. Köylüler ağalarına bağlıdırlar. Onun yalan yanlış sözlerinin etkisiyle Ahmet Celal’i dinlemezler. Aralarına da almazlar.Onu “yaban” diye nitelendirirler. Bu duruma üzülen genç subay, bunalım geçirir. Yalnızdır. Hava almak için gezmeye çıktığı bir gün köyün güzel kızı Emine’yi görür, aşık olur. Onunla evlenmek istese de reddedilir. Çünkü köylülerin gözünde o bir “yaban” ve “çolaktır”.

Öte yandan Yunanlılar köyleri yağmalar, ateşe verir, halka işkence ederler. Bir gün Ahmet Celal’in bulunduğu köye girerler. Köylüler kaçarak dereye gizlenirler. Savaşmak istemedikleri gibi, Mustafa Kemal’i de Yunan’a saldırmakla suçlarlar.Düşman onları kolaylıkla bulur, yakalayıp köy meydanında öldürür. Ahmet Celal ile Emine de vardır aralarında. Genç subay bir ara karışıklıktan yararlanarak Emine’nin elini tutar, birlikte koşmaya başlarlar. Düşman ateş açar. İkisi de yaralanır. Zorlukla köyün mezarlığına ulaşırlar. Orada sabaha kadar beklerler. Ertesi gün yola çıkacaklardır. Fakat Emine yürüyecek halde değildir, yarası ağırdır. Ahmet Celal yazdığı bir defteri kızın eline sıkıştırır ve bilinmeyen bir geleceğe doğru yürüyüp gider.


İleti:
Anadolu halkının geri kalmışlığından ve bilgisizliğinden sorumlu olan aydınlar değil, Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim felsefesi ve insanlık anlayışıdır. Köy ve köylü ağa-imam-muhtar üçlüsünün insafına bırakılmıştır.

Yazının Akımı ve Türü

Yaban realist bir romandır. Bizi bir köye gerçekten sokmayı başarmıştır. Romanda köylüyü ruhuyla, hayat felsefesi ile canlanmış olarak buluyoruz.
Yanıtla
9
1
Destekliyorum 
Bildir
Bir paşa oğlu olan Ahmet Celal,yedek subay olarak katıldığı Birinci Dünya Harbi'nde bir kolunu kaybeder.Kendisi için herşeyin bittiğini düşünürken;İstanbul işgal edilince,emireri Mehmet Ali'nin davetine uyarak,onun,Orta Anadolu'da Porsuk Çayı kıyısındaki köyüne yerleşir.Köylülerden yakın ilgi görmeyi uman Amet Celal birkez daa hayal kırıklığına uğrar.Hatta köylü ona "Yaban" adının verip,onu düşmansayarlar.Yakup Kadri'nin bu romanındaki tezi,"aydın halkı eğitemez ve kendi bilgi kültürünü onlara aktaramaz"dır.Bunu anlatırken başarılı bir dil kullanmış.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum 
Bildir
Cahil caresiz anadolu halkinin karsinda olan yakup kadri. 2. dunya savasinda kolunu kaybeder. Anadoluya kacar. Ve herkes ona YABANCI yani YABAN gozuyle bakar. Koy muhtar tarafindan maddi.. İmam tarafından manevi olarak somurulmektedir. Muhtar vali dusman askerleri ile isbirligi yapar. zavalli anadolu halki zor duruma duser. Bu arada yakup kadri emine diye bir kadina asik olur ve bununla birlikte kacmaya karar verirler. kacarken emine vurulur yarasi agirdir. Yakup onu birakarak bilinmeyen bir yone dogru gitmeye baslar !

Boyle bir romani gercekten okumanizi tavsiye ederim. Turkiyenin o zamanlardaki durumunu ve anadolu halkinin durumunu gercekten gozler onune suruyor !
Yanıtla
2
2
Destekliyorum 
Bildir
Ayşe Tülü 02.12.2000
Kitap bence yeterince iyi değil ama baştaki köy kısmındaki tasviri çok iyi yapmış ve düşüncelerini iyi belirtmiş.
Yanıtla
4
10
Destekliyorum 
Bildir