Her bir cümlesi o kadar özenle seçilmiş ki aslında uyuyor gibi görünen adamın hepimizden daha ayakta olduğunu fark etmemek mümkün değil. Aksi takdirde hangi insan acıyı, yalnızlığı, umursamazlığı, yok oluşu bu denli içselleştirerek anlatabilir ki? Eğer dünyayı anlamlandıramadığınızı düşündüğünüz bir anda okursanız kitabı, tıpkı bana hissettirdiği gibi okuyana fazlaca "kendine dair" hissettirecek satırlar. Müthiş betimlemeler. Belki de uyuyan adam aslında dünyaya ve onun getirdiği karanlığa maruz kalmaktan yorulmuş, kendi içindeki yolculuğunda uyanık kalmayı seçmiştir...