Emin Çölaşan, Hürriyet gazetesindeki köşe yazarlığına son verilmesinden önce de, bizzat kendisi bir olaydı.
Hürriyet ile ilişiğinin kesilmesinin önemini anlamak için hem Çölaşan'ı, hem de işine son verildiği sıradaki Türkiye'yi, Türkiye'deki medyayı, medya-iktidar ilişkilerini irdelemek gerekir... Emin Çölaşan sıradan bir gazeteci, sıradan bir köşe yazarı değildir... Mesleğe muhabirlik ile başlayan, röportajlarla devam eden, bileğinin hakkıyla köşe sahibi olan bir yazardır.
Dürüsttür.. çalışkandır.. büyük harflerle GAZETECİDİR.. belgelere dayalı olarak yazar. Yolsuzlukların.. haksızlıkların.. politikanın yozlaştırılmasının.. dinin siyasete alet edilmesinin amansız düşmanıdır.
Yaşamı, ilişkileri, duyguları, düşünceleri yazılarında, kitaplarında tümüyle okura aktarılır... Atatürk´e ve onun ilkelerine aklıyla bağlıdır... Kendine özgü bir okur kitlesi oluşmuştur... Bugüne kadar toplam 16 kitaba imzasını atmıştır. Hemen aklıma gelenler arasında şu kitaplarının isimlerini sıralayabilirim: 24 Ocak Bir Dönemin Perde Arkası, Yalçın Nereye Koşuyor, Muhteşem İkili, Turgut´un Serüveni, Ah Refah Vah Refah, Tarihe Düşülen Notlar, Önce İnsanım Sonra Gazeteci, Böyle bir yazarın, her fikre, her görüşe yer verdiği iddiasıyla "süpermarket" anlayışına sahip olduğunu belirten ve Türkiye'nin en çok satılan gazetelerinden biri olan Hürriyet'le ilişiğinin kesilmesi önemli bir olaydır... Türkiye, AKP iktidarının hem Meclis'i hem de Cumhurbaşkanlığı'nı denetleyeceği bu dönemde, her türlü siyasal özgürlükle birlikte medya özgürlüğünün de tehlikede olduğu bir noktaya gelmiş görünüyor. Emin Çölaşan´a geçmiş olsun... Saygılarımla