Küçük Prens... Seni okumak içimizdeki çocukla konuşmak gibiydi. Çocukça ve masumca bakmaktı her tarafa. " Göz özü görmez." deyişindeki gibiydi hayatımız.
Büyükler... Evet biz... Büyüyünce sıradanlaşan biz... Büyümeyi; hükmetmek, dertleri büyüterek, derdi dert edinerek ömür geçiren biz... Bir gülün bile güzelliğini göremeyecek kadar kendimize kapanan biz...
Güllerin güzel olduğunu biliyor fakat gülü yaşamıyoruz. Önümüzde ardımızda güzel olan hiçbir şeyi farkedemiyoruz... Çünkü büyükler böyledir. Oysa sen küçük prens, gülü sadece seni kokusuyla bile mutlu ettiği için sevmiştin. Biz ise dikenlerini gördüğümüz her şeyden kaçıyoruz.
Şimdi yıldızlara baktığımda senin gezegenini arıyor olacak gözlerim. Çok ani oldu gidişin. Belli ki mutlu etmedi dünya ve insanlar seni. Belki kalmak için bir sebebin olurdu. Belki başka güllerin olurdu. Ama sen ille de kendi gülünü istedin. Varsın olsun. Şimdi nice kalpte yeşerdin. Basardın Küçük prens . Artık seni bilen her gönüldesin...