Muhammed Esed, Mekke’ye Giden Yol deyip de rotasını Mekke’den yana çevirirken, aslında ne büyük bir tercihin kollarında olduğundan habersiz değildir. 1932 yılının güzünde Arabistan içlerinden başlayan, Arap yol arkadaşı Zeyd ile geçen ve yirmi üç günün sonunda Mekke’de noktalanan bir yolculuk... Muhammed Esed için, asla unutulup üzeri kapatılacak basit bir hatıra değildir yolculuk boyunca yaşadıkları. Önceleri sadece kendi özeline girdiğini düşündüğü bu yolculuğunu, sonraları Batılıların, İslam ve Müslümanlar hakkındaki yanlış ve insafsız bilgilenmelerinden ötürü genele yaymanın daha doğru sonuçlar getireceğine inanır.
Seyahati boyunca nelerle ve kimlerle karşılaşmaz ki! Suud Kralıyla mı dersiniz, nice şeyhlerle mi dersiniz, pek çoğunun adını ilk kez duyduğu şehirler ve şehir insanları ile mi dersiniz? O sıralar Esed’in Pakistan’ın Birleşmiş Milletler Temsilciliğini yapması, böylesi seferlere çıkması için avantaj sağlamıştır kendisine. Hele sahabe neslinin son muhaddis ve müfessirleriyle tanışıp bilişmesi onun için çok büyük kazanç olmuştur. Ve belki de Kur’an Mesajı’nı yazmayı hak etmiştir böylece.
Kur’an Mesajı, Yolların Ayrılış Noktasındaki İslam, İslam’da Yönetim Biçimi, Sahih-i Buhari: İslamın İlk Yılları isimli eserleriyle bizler tarafından tanınan yazarımız Esed, Mekke’ye Giden Yol isimli mevzubahis eserini yazmak için de Birleşmiş Milletlerdeki işinden ayrılır. İşinden ayrılır evet ama, bizlere de bu denli lezzetli bir eseri miras bırakır.