Ekmek Arası Hakkındaki Yorumlar

Bir hafta once bitirdim. Cok guzel bi kitap. Her kese tavsiye ederim.

Bu hayatta bukowski gibi birinin yaşadığını bilmek ve onun kitaplarını okumak, bir nebze de olsa yalnızlığa mahkum olmuş 'insanı' rahatlatıyor.(Ekmek arası bukowskiye yeni başlayanlar için okunacak ilk kitaptır. )

yürekleri burkan bir çocukluk bukowski nin güldüren ve hüzünlendiren çocukluğu bukowski yi tanımak isteyenler o adamın neden bu kadar sağlam yazdığını bilmek isteyenler önce bunu sonra factotum u okumalı

Bukowski nin listebaşı romanlarından birisi bence mutlaka okunması gerekir..

Etrafındaki her şeyden hatta yaşamaktan bile nefret eden bilinçli bir çocuğun pornografik bir üslupla yazılmış hikayesi. Sürekli küfür eden kavga eden ama diğer taraftan bir kütüphane dolusu kitap okumaktan da geri kalmayan garip bir çocuk var karşımızda. J. D. Salinger'in Çavdar Tarlasında Çocuklar adlı kitabıyla da bazı benzerlikler ihtiva ettiği söylenebilir.

Önceki yorumları okuduktan sonra heveslenip aldım ve iyi ki almışım dedim. "Ciddi" meseleleri "ciddi" üsluplarla anlatan onlarca yazarın ardından nihayet, az ya da çok herkesin hayatına dair şeyleri, edebi olmayan bir dille anlatan Bukowski'nin Ekmek Arası'nı buldum. Seks, argo, ergen tripleri, aile içi şiddet, alkol vs. bolca bulunmakta ama bana rahatsız edici gelmedi. Yazarın seveni de sevmeyeni de okusun.

Bukowski'nin en akıcı, en duygusal, en biyografik romanı bence. Eğer kendisini yakından tanımak istiyorsanız kesinlikle bu kitabı okumalısınız.

Bukowskinin çocukluğundan ergenliğe kadar dönemini anlattığı, babasından tiksinerek yaşadığı yılları anlatan bir kitap..Bukowski hastaları için kaçırılmayacak derecede leziz bir kitap.

Bir insanın topluma ailesine ve en önemlisi kendisine yabancılaşmasını okuyacaksınız.

Bukowski'nin ilk önce Büyük Zen Düğünü kitabını okumuş ve tam istediğim gibi bir yazar buldum demiştim.Ardından birkaç kitabını daha alıp okudum.Okudukça kendini tekrar eden bir yazar olduğunu düşünmeye başladım.
Ekmek Arasında ise ilk kez diğer kitaplarından farklı birşeyler buldum.Tam istediğim gibi yazmıştı yine.Her sayfasında şaşırtan ifadeler ve anılarla dolu muhteşem bir kitap.Herkese tavsiye ederim

berbatlıklar yaşamış birinin nasıl bi hayat felsefesi güdebileceğine yakından şait oluyorsunuz... okunası bir kitap... gerçekci ve sert bi dille aktarmış hissettiklerini,pembe gözlüklerinizi çıkarmaya hazırsanız bu kitabı kaçırmayın...

bukowski klasiklerinden birisi daha :)
eğer bukowski'yi sizde benim gibi seviyorsanız bu kitabını da tavsiye ederim. ben aldım okuyorum..

bir gün içinde okudum "Ekmek Arası" nı ... açıkçası kötü ya da vasattı. Aileiçi şiddet, 29 buhranı,okul kavgaları,ergen erkek düşleri,bol bol küfür ve 2.dünya savaşı... bunlar çok yaratıcı olrak kullanılabilir. ama doğallık ya da her şeyi ağzına geldiği gibi söylemekten farksızdı çoğu şey. edebi olarak değeri olduğuna inanmıyorum. konusu ve yaşadıkları da hem orjinal değil hem de ders vermiyor. iyi ki çabuk okumuşum...

büyük ustanın en iyi kitaplarından biri olmakla beraber sizinde okuduğunuz en iyi kitaplardan biri olucak gençlik psikolojisine çok iyi değinilmiş ve güzel işlenmiş... kesinlikle okunmasını tavsiye edeceğim kitaplardan biri...

tipik c.bukowski kitabı..ben kötüyüm kötü yazarım ben buyum diyen bir yazardan ancak bu beklenirdi.ben hissettiklerimi ancak kendimi aşağılarsam acığa çıkartabilirim diyen bukowski den benc egene okunabilie düzeyde bir kitap..masal gibi kitapalrdan,iyilerin sürekli kazandığı kitaplardan sıkılmışsanınz bu kitap ilaç gibi..üstelik sanki bizden bahsediyor gibi olması işin en iyi yanı..

Sevgili Buk, her kitabın ayrı güzel ancak bunda ayrı bir üzüldüm ve bu kitabını asla unutamayacağım ve hep önereceğim kitaplar arasına aldım.

Güzel ve akıcıydı yazarın okuduğum ilk kitabıydı

kapağını açın ve okumaya başlayın, o zaten bir daha kapanmayacak

Yazarın yaşamından parçalar içeren, kendi iç dünyasını okuyucuya açan bu kitabını sıkılmadan okudum.

kendi hayatını anlatıyor yazar. seveni de olur sevmeyeni de.. ama ben sevdim...

Bukowskinin okuduğum ilk eseri. Ve daha ilk başlarından okuyucuyu kendine bağlayan bir tarzı var. Daha sonra otobiyografik bir eser olduğunu öğrendiğimde de cidden daha etkileyici geldi. Yeraltı edebiyatı severler için okunması gereken bir eser.

huysuz bir ihtiyarın diliyle yazılmış edebi yönü kuvvetli bir otobiyografi.mutlaka okunmalı başlarda biraz ağır akacak gibi gözüksede hızlı okunabilen ve temposu hiç düşmeyen bir kitap.

Bukowski kimdir nedir sorularına kısa bir cevap niteliğinde.Başlangıç için yeterli ve aşırı güzel bir kitap

otobiyoğrafik tarzda yazılmış bukowskinin kendi sert ve argo kelimelerini bol kullandığı bukowskiyi daha tanımak için mutlaka okunması gereken bie eser

Kitap, henüz dört yaşında bir çocukken masanın altında saklanıp insanların bacaklarını izlemekten hoşlanan Henry'nin dedesi ile olan anısıyla başlıyor. Bukowski, bu kitapta kendi çocukluğundan ve gençliğinden bahsediyor.

kitaplığımda yeri daim olan bir eser

Tüm eserlerini severek okudum. Su gibi akıp gidiyor sayfalar.

Kitabı açtım, bitirerek kapattım. Uğruna sabahki derse girmeyip uyuyakaldım. Bittiği için hüzünlüyüm, gerçekten çok güzeldi

Bukowski'nin anlatımına bayılırım o kadar güzel betimlemeler yapar ki; kendinizi kitaptaki karakterlerden biri gibi hissedersiniz. Bu da yine öyle bir kitaptı, tavsiye ederim

Bukowski bu kitapda daha çok okul yılları ve ergenlik dönemini anlatmış. Yaşadıklarını ve yaşayamadığıni anılarını yazmış. Kitabın büyük bir bölümünde kendimi bulduğum için okuması gayet zevkliydi. İlk Bukowski kitabımdi. Yazar diğer kitaplarını da okumam için beni ikna etti.

bukowski'nin otobiyografisi ancak nedense sıkıcı bir otobiyografiden çok sürükleyici ve kitapta herkesin kendini bulacağı noktalar mevcut

Oldukça samimi bir dille yazılmış, kendini içine çeken, sıcacık bir hikaye. Pişman olmayacaksınız.

Okuduğum ilk bukowski kitabıydı. İlk başlarda çok sürükleyici gidip sonlarına dogru durağan ilerleyen bir kitap.Bazı yerlerinde kendımı buldum diyebilirim. Anladığım kadarıyla ogunden bu güne toplumumuzda pek bir şey değişmemiş. Boş bir hayat yaşıyormuşum izlenimi biraktı bende.Karamsar yerlerinın yanında aydınlık kısımlarıda var. Fazla beklentiyle aldıgım bır kıtap olmasındanmıdır nedir abartıldıgı kadar bir şey bulmadım ben.

Çok sade ama basit olmayan samimi anlatımı, yer yer kara mizahlı cümleleri sayesinde 2 günde okuyuverdim. Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabına benzettim biraz, onun kadar başarı. Tavsiye edilir

Bukowski'nin bir çok kitabını okuduktan sonra ''ekmek arası'' kitabını okudum. bu kadar umursamaz olmasının ve insanlardan hoşlanmamasının bir sebebi olarak yazılmıştı sanki, Bukowski ile ilgili zihnimdeki tüm boşlukları doldurdu. Hadi durmayın siz de Bukowski'nin çocukluğuna inin...

Çocukluğunda topluma uyum sağlayamayan yazar kendi hayat mücadelesini yalın bir dille anlatmış. Okurken yormayan, yer yer argonun fazla olduğu kısımlar, aile içi şiddet acı ve yalnızlığın yazarda kalemle buluşmuş hali.

kendine özgü güzel bir üslubu var Bukowski'nin. Güzel kabul ediyorum ama harika bir kitap diyemeyeceğim. Biraz abartılmış, şişirilmiş bir kitap. Önerim bu kitaptan sonra da okuyacaksanız Factotum'u okumak. Bukowskinin hayatının devamıniteliğinde

Buk. hayranlarının onu en iyi tanıyabileceği ve onu en iyi anlayabilecekleri kitabı. Kitabın sonunda vay be diyerek kapatıp onunla birlikte yer yer acı çektiğimi bliyorum. Muhteşem samimiyeti ve kalemiyle her kitabını defalarca okumamı sağlayabilir. Seviyoruz be.

İlk başlarda üslubuna alışmak zor olsada alışınca ve sayfalar ilerledikçe hem hüzünleniyor hemde kahkaha attığınız oluyor...
İlk bukowski okumam oldu... Gerçekten sıradışı çarpıcı ve etkileyici
Değişik bir tarz olması hasebiyle mutlaka okunmalı...

Bukowski edebiyatının özünü oluşturan bir roman. bu eseri, onun düşünce dünyasının nasıl oluştuğunu anlamak için, ilk gençlik yıllarına yolculuk fırsatı sunuyor. eğer daha önce bukowski okumadınız ve onunla tanışmak niyetindeyseniz başlamanız için en uygun kitap bu.

bukowski okumaya başlayacak olanlar için tavsiye edebileceğim ilk kitap bu. çocukluğundan başlayarak bohem bir yaşam tarzına nasıl ulaştığını sıkmadan anlatmayı başarabilmiş yazar.

Kendine yabancılaşma kavramını sık sık düşündüren bir kitap.Etkileyiciydi.

Bukowskiyi ilk bir akdaşımdan duyduğumda çok merak edip bu kitabı okumaya karar vermiştim.Hayata bakışı ve insanlar hakkındaki düşünceleri ilgimi çekmişti.Okudum ve akıcı, yer yer argo, yer yer niye böyle olduğuna hak verdiğim noktalarla güzel vir vakit geçirdi bana.Bu kitabı okuduktan hemen sonra da Factotum adlı kitabını aldım adeta beni kendine bağladı.Alsam mı almasam mı diye düşünenler fazla düşünmesin hemen alsın derim son olarak.

Chinaski gerçekten hayatın anlamını çözmüş bence. Toplum gibi sürüyle hareket etmiyor. Bu kitapta çocukluk dönemini lise yıllarını anlatmış kesinlikle çok akıcı bir kitap.

Bence bu kitabın diğer adı “Bukowski’yi Anlamak” olmalıydı. Çünkü “Ekmek Arası” yani Bukowski’nin bu başucu romanı, başta insanlar olmak üzere etrafındaki hemen her şeyden nefret eden, bilinçli ama bir o kadar şuursuz bir çocuğun “pornografi, erotizm ve şiddet”le geçen çocukluk ve ergenlik hikayesini anlatıyor.

Bukowskinin nasıl yazarlığa başladığını keşfedeceğiniz bir kitap. Çocukluk ve gençlik anlıları arasında dolanırken en büyük aşkına, nefretine ve nadir de olsa mutluluğu yakaladığı anlara tanık olacaksınız.

Bukowski'nin en iyi kitabının olmasının yanı sıra, bugüne kadar okuduğum en iyi otobiyografilerden bir tanesi. Hayat hikayesi öyle ahım şahım ilgi uyandıran bir şey değil aslında. Ama adam öyle bir üslup kullanmış ki, öyle bir mizah ve dram dili var ki. Kitabı elime 3. alışımda bitirdim. Ve bu kadar çabuk okuduğuma pişman oldum. Benim için çok değerli bir kitap. Bu tarz psikolojik yalnızlaşma romanlarını sevenlerin kesinlikle okuması gerek. Bukowski'nin diğer kitaplarından farklı.

Kuralcı ve şiddet düşkünü bir baba, olaylara ve hayata dair herşeye kayıtsız kalan bir anne ve maalesef böyle bir ailede doğan çocuk. Cümlelerin basitliği ilk başlarda beni rahatsız etmişti.'Karnım acıktı ekmek aldım ve yedim.'tarzı cümlelerden bahsediyorum.Ama aslında bir bütün olarak düşündüğümde şiddetin her türüne fazlasıyla tanık olmuş,bu koşullarda kimlik oluşturama çabası içinde ve girdiği her toplumda bunu farklı şekillerde yansıtan bir genç adamı üzülerek okudum.

Bazı yazarlar ve yapıtlar vardır, eleştirmek hayli güçtür. Ve hatta onları okuduktan sonra nasıl özetleyeceğinizi de bilemezsiniz. "Ekmek Arası"nın kritiğini yapmak, Bukowski kritiği demektir. Kişinin bilinçli/bilinçsiz seçtiği hayat yolunu eleştirmenin bir başka kişiye düşmemesi gerektiği inancındayım. Üstelik yaşadığı dönemin koşullarını göz önünde bulundurmadan bunu yapmak daha da büyük hata olur. Öyle ya da böyle, Bukowski cinsellik ve içmek üzerine bolca kalem tüketmiştir. Eşinin de belirttiği üzere (Linda Lee Beighle) aslında "sadece yazmıştır". Bukowski'yi yakalamak adına "Ekmek Arası" doğru bir seçimdi.. "İlk başlayanlar için" diye düşündüm. Çünkü bu kitabın arkası gelecekti.. "Ekmek Arası"nda, Henry Chinaski (Bukowski kitaplarında kendisi için bu ismi kullanmıştır) de bolca cinsellikten bahseder ama bu durum fiiliyata dökülmüş değildir. Kaybetmeye mahkum olduğunu düşünür, neden bu dünyanın üzerinde yürüdüğünü anlayamamaktadır. Kadınlarla ilgili cinsel fanteziler üretirken aslında onlardan ısrarla uzak durur. Vücudunu ve yüzünü kaplayan çıbanlardan utanmaktadır. Herkesin ondan üstün olduğunu düşünürken herkesten çok başka şeylerin farkında olduğunu ve çok daha donanımlı olduğu gerçeğini yadsımadan düşüncelerini dışavurmaktadır. Ve tüm bunların arasında içkiye sarılır hiç düşünmeden. İçmek en sevdiği şeylerden biridir.
Müthiş bir izleyici ve kurgucudur Henry Chinaski. Durmadan anımsar. Birçok kişinin aksine yalnızlığı seçmiş (kesinlikle isteyerek) ve bir gün yoksulluktan kurtulacağını düşünmektedir ("Varlıklı olmak zafer demekti ve zafer tek gerçekti"). Hiçbir görüşü savunmayan (Tanrı inancı da yoktur) biridir. Serseriden farksızdır. İnsana dair her şeyde bir yanlışlık ve çıkar görmektedir. Babasından yediği dayaklar belleğinde güçlü bir şekilde yereder ve şu sözleri sarfeder "Kim babasını öldürmek istemez ki?" (Karamazov Kardeşler'den İvan) ki bu durumu eşi de onaylamaktadır ve Bukowski'ye bir de bu açıdan bakılması gerektiğini belirtir. O satırları okurken "Babası böyle bir adam olmasaydı, Bukowski bu kadar özgür yazabilecek miydi?" diye düşündüm..

Bukowski'nin İlk okuduğum kitabıdır.Ekmek arasına sıkışmış çocukluk ve ergenlik güzel ve akıcı bir üslüpla anlatılmış.Diğer bukowski kitaplarını okuyan biri olarak en çok bunu beğendiğimi söyleyebilirim.