Zülfü Livaneli uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı.Özellikle Seranad kitabını bu kadar uzun bir zaman nasıl beklettim?!!..Kendime çok kızgınım..İlk fırsatta diğer kitaplarını da okuyacağım..Yazarın kalem gücü müthiş kurgulaması inanılmaz..
Araştırma kitaplarında okuyacağımız bilgileri bize sıkılmadan okuyabileceğimiz bir şekilde romanlaştırarak sunmuş ki çok başarılı bir çalışma olmuş..
Şunu kesinlikle belirtmeliyim hala daha bu kitabı benim gibi okumayan varsa büyük hata yapmakta.Hiç vakit geçirmeden hemen Seranad'ı edinin..
.
Yakın tarihimize ait ne kadar merak edilen şey varsa aktarmış yazar.Özellikle Cumhuriyet Tarihimize ait önemli bilgileri güzel şekilde kurgularken Livaneli humanistlik ile de müthiş bir şekilde harmanlamış.
Romanda Üç kadının hikayesi var , üç siyasî/sosyolojik nedenle saklanan kimlik, üç acı:
Maya bir Kırım Türk’ü… Mari, bir Ermeni vatandaşı....Nadia, Yahudi asıllı bir Alman vatandaşı.
Üçüde siyasi ve dönem şartlarından dolayı kimliğini değiştirmek zorunda kalmış kadınlar..Bunların içinde ikisi yuva kurmuş sevdiği ile evlenmiş çocuk,torun sahibi olmuş..Biri büyük acılar çekmiş..Büyük aşk yaşadığı kocasından yaşadığı şartlar kopartarak almış onu..
Büyük çok büyük acılar çekilirken.Dönemin yeni kurulan ülkelerinde Türkiye Cumhuriyet'inin bilim ve sanat tarihinin oluşumunun şartlarını da okumuş oluyoruz..
Atatürk'ün kıvrak zekası ile Almanya'dan kaçan yahudi bilim adamları,sanatçılarının ülkemizin hizmetine alınması.Bugünki İstanbul Üniversitesi'nin temellerinin atıldığına tanık oluyoruz..
Bu üç kadının hikayesinden zira , asıl roman kişisi Maya Duran’ın kendi hikayesi de bir “kadın hikayesi” olarak ayrıca dikkat çekici.