Öncelikle, kitabın dili yalın ve anlatımı anlaşılır; ve evet, hikaye de ilk bakışta çocuk öyküsü tadında. Ancak okudukça anlıyorsunuz ki, aslında çocuk öyküsü değil ama bence altında derin mesajlar taşıyan "büyüklere masallar" tadında bir hikaye.
Sineklerin Tanrısı'nda, kuralların olmadığı bir yerde insanoğlunun çocuk da olsa nasıl vahşileşebildiğini, içimizdeki kötülükle iyiliğin savaşını, şiddet egemen bir dünyanın güzel bir adadan nasıl adım adım bir yangın yerine dönüştüğünü gözler önüne seriyor.
Üzerinde düşündükçe anlamlanan, tahlil ettikçe verilmek istenen mesajlara ulaşılan bir kitaptı. Bu arada eğer kitabı okursanız Mîna Urgan'ın sonsözünü okumadan kapağını kapatmayın. Zirâ, kitap hakkında söylenebilecek her şeyi, ve hatta düşündüğünüzden de fazlasını enfes bir şekilde kaleme almış..