Drina Köprüsü Hakkındaki Yorumlar

Nobelli yazar, Drina Köprüsü’nde, isyanların, salgınların, savaşların ve doğal felaketlerin gölgesinde Balkanlar’ın tarihini, eski Bosna’yı, orada yaşayan halkların paylaştığı hayatı ve bu hayatın milletlere etkisini anlatıyor.

Bosna Hersek ile ilgili olan çoğu kitabı okudum diyebilirim. Çocukluk dönemime denk geldiği için farkında olamadım malesef neler olup bitiyor anlayamadığım için kitaplara sarıldım. Yaşanan acının belki çok azı yazıya dökülebiliyor ama gerçekten çok üzülüyor insan okurken. Sürükleyici ve acıtan bir hikaye.

hayatımda okuduğum en iyi kitap.bosna ve sırbistanın kültürel ve etnik yapısını çok iyi anlatan bir kitap.ivo andriç'e yakışan bir kitap olmuş.eğer o bölgenin tarihini öğrenmek istiyosanız bu size kaynak bir kitap olcaktır.kesinlikle sıkıcı bir anlatımı yok.

muhteşem bir kitaptı. Ivo Andriç sonuna kadar Nobel ödülünün hakkını vermiş.Drina köprüsü buram buram tarih kokuyor. Kalemine sağlık İvo Andriç.Kitabı okuduktan sonra mutlaka gidip görmek isteyeceksiniz.

Bir köprü, ve hikayesiyle tarihe tanıklık...tavsiye olunur efendim...

Drina köprüsü yalnızca Drina nehrinin üzerine kurulmuş bir köprü değil, aynı zamanda yapılışından derin hasar aldığı bir güne kadar önemli bir zaman diliminin önemli bir şahidi. Kitapta da tüm bu zaman diliminde gelişen olaylar mümkün olduğunca tarafsız bir dille ele alınmaya çalışılmış ve bu anlatım yazarına bir Nobel ödülü getirmiş. Anlatım dili olaylarda tarih bilgisini derinleştirmekten ziyade, olaylara sosyolojik bir bakış açısı hedeflemiş.

Hikayesi ve tarihi kimliği ile muhteşem bir kitap. Balkanlara özel ilgi duyan benim gibi arkadaşlara tavsiye ederim. Nobel ödülü alması da kitaba ayrı bir cazibe katıyor.

Nobel ödülünü sonuna kadar hak etmiş bir kitap. Çok beğenerek okudum. Çok güzel tarihi bilgiler de veriyor. İnsanı sıkmıyor. Herkese tavsiye ederim.

Drina sadece bir köprü değil, o bir tarih ve kimlik. Osmanlı döneminin tüm Balkanlara yayılmış sayısız eserlerinden sadece birsi. Ama bu eser aynı zamanda Mimar Sinan da demek. Ve elbette Bosna Savaşı'nın hatıraları.

Yazara 'Nobel Ödülü' kazandıran bu muhteşem kitap; köprünün yapılış hikâyesini, Sokullu Mehmet Paşa'yı, yüzyıllar boyu tanıklık ettiği sel taşkınlarını, bulunduğu kasabanın çehresinin değişimini, Osmanlı idaresindeki farklı milletlerin kardeşçe nasıl bir arada yaşadığını, farklı imparatorlukların eline geçmesini, isyanları, işgalleri, savaşları, tüm bunlara rağmen köprünün değişmeden ayakta kalabildiğini ancak sonunda savaşa dayanamadığını çeşitli güzel hikayelerle süsleyerek romanlaştırıp anlatıyor. Mutlaka okumanızı öneririm.

hala okuyorum ama kendimi bir türlü veremedim. tasfirlerin yoğun olduğu bir kitap.ama bir gerçek zaman geçişleri güzel tarihi bir kitap

nobel ödüllü bir kitap daha ne denilebilir ki?..

İnsana bir çok şey katan hoş bir kitap

Bir köprü ve etrafında yaşananlar ancak bu kadar güzel tasvir edilebilir. Yazar Sırp kökenli olmasına rağmen objektiflikten uzaklaşmamış, ve Osmanlı hoşgörüsünü olduğu gibi işlemiştir. Sanayileşme ile kaybedilen değerler, korkular, insani duygular inanılmaz güzellikte anlatılmış ve anlatılan herbir kişi hayal dünyamda yer etmiştir...

Mükemmel bir kitap bence, tavsiye ederim.

çok etkilenerek okuduğum bir kitap, yazarın dilini çok beğendim, umarım diğer eserlerinde de aynı tadı yakalarım

tarafsız,anlatımı akıcı,bilgi edinebileceğiniz güzel bir kitap..

Ivo Andriç Sokullu Mehmet Paşa dönemi ile 1.Dünya savaşı arasındaki olayları köprü etrafında çok başarılı şekilde anlatmış. O dönemin toplumsal yapısını anlayabiliyorsunuz. Okudum ve memnun kaldım.

Birçok milletin aynı çatı altında nasıl yaşadığını gösteren çok güzel bir kitap.Sokullu Mehmet Paşa'nın nasıl öldürüldüğü gibi ince bilgileri bulmak da mümkün.Milleti etkileyecek eserlerin ne fedakarlıklar yapılarak ortaya çıktığı fakat yıkılmasının da tam tersine çok kolay olduğu mesajı veriyor.

Birçok milletin ve dinin bir arada yaşadığı Balkanlarda Sokullu Mehmed Paşa tarafından yaptırılan bir köprünün etrafında yazılmış bir tarih...Balkanlarda milletleri biribirine bağlayan tarihi bağları bu romanda açık bir şekilde bulabilirsiniz.Literatürümüzde yer alan "Hocayla Papaz gibi sevişiyorlar" sözünün ne anlama geldiği bu romanda akıcı bir dille anlatılmış.Bu romanı alın,kapağını açın ve Balkan tarihinde uzun br yolculuğa çıkın.Pişman olmayacaksınız...

Sokullu Mehmet Paşa’nın vakfı olan drina köprüsünün,yapılışı ve yöre halkının o tarihten birinci dünya savaşına kadar olan iç içe geçmiş yaşam hikayesinin anlatıldığı ödüllü roman.Bu roman aynı zaman da Osmanlı’nın gücünün tarih içindeki seyrini görmek açısından da bir panoroma sunmakta

Balkanlarda müslüman ve hıristyan hatta yahudi halkın birbirleriyle olan ilişkilerini, korkularını, ümitlerini farklı karakterler üzerinden anlatıyor. Çeviri de gayet iyi bence ama ufak tefek yazım hataları var, çok önemli hatalar değil ama. Bir de belirtmeden geçemeyeceğim kitabın bir bölümünde gerçekten sağlam bir mide gerekiyor.

Balkanların yaklaşık 400 yılını, o coğrafyadaki değişimleri bir köprünün tanıklığında çok başarılı, çok sıcak anlatmış yazar. 400yılı aşkın bir süre bölgede değişmeyen tek şey olarak kalmış o taş köprü. Ne sınırlar, ne insanlar, ne dostluklar direnebilmiş zamanın acımasızlığa o taş köprünün dışında, ama bir zaman geliyor ki o da değişimden nasibini alıyor bir şekilde. Gerçekten çok samimi, çok içten bir roman, tarihe ve özellikle de Balkanlar'a ilgi duyan herkesin çok beğenerek okuyacağından eminim.

Kesinlikle okuyucuyu yoracak kadar aşırı bilimselliğe kaçmadan, gündelik hayattan örneklerle, samimi bir sohbet havasında geçen eğlenceli bir kitap.

NOBEL ÖDÜLÜNÜ SONUNA KADAR HAKEDEN GÜZEL BİR KİTAP.OSMANLININ BALKANLARDAN ÇEKİLŞİNİ TARAFSIZ BİR GÖZLE NAKLEDİYOR.

Gerçekten muhteşem bir eser. Nobel Ödülü kazanması da bunun bir kanıtı. Yazar, hümanist bir bakış açısıyla 14. asırdan 1900'lere kadar, bu güzel coğrafyada yaşanan siyasi olayları, gelenekleri ve bölge insanının duygularını günlük hayatlardan yansıtıyor....

Bu kitapla; farklı kültürlerin, farklı inançların birlikteliğinden ne kadar fazla güzelliğin birarada barınabileceğini göreceksiniz.

osmanlının balkanlarda ki hoşgörü temelli idaresini ve osmanlıdan sonra balkanlarda ki idare problemlerini tamamen tarafsız bir bakıışla anlatan mükemmel bir roman.sorunun eksik olmadığı balkanların osmanlı döneminde bulduğu huzur ve sükun farklı kimlikleri,dinleri ne güzel birbirine yaklaştırmış.kitabın ismini aldığı köprü kudretli sadrazam sokullu mehmet paşanın eseri.kasabanın asırlarca sosyal hayatını şekillerinden deha derecesinde bir yapıt.ödüllü yazar köprünün ortasında insanların toplanıp huzur bulduğu kapinayı baştan sona öyle bir anlatmış ki ara verdiğinizde bile kapiya da ne oluyor acaba diye düşünüyorsunuz.kısaca kitap çok güzel.kesinlikle alıp okuyun...

16. yy'dan başlayarak Balkanları akıcı bir dille anlatan güzel bir eser. Okumanızı tavsiye ederim.

Nobel ödüllü çok güzel bir kitap okunması gereken Balkanlara ve orada yaşananlara ayna tutan bir kitap

İnce bir anlatım. Kitap sizi asırlar öncesine götürüyor. O bölgenin yaşam tarzı hakkında fikir veriyor.

Drina Köprüsü beğendiğim hatta klasik olarak nitelendirilecek bir kitap bence gerçekten okunması lazım geçmişe ışık tutacak yeni nesilin okuması gereken tarzda ve hiç sıkıcı değil

Yazarın tarafsızlığı, tarihin seyri içinde olayların gelişimi ve akıcılığı bu romanın beni etkileyen en önemli yönleri oldu. Köprü ve çevresinde gelişenler, o kadar doğal ve o kadar güzel ki roman bittiği zaman o meşhur Kapiya'yı görmediğiniz için hayıflanabilirsiniz tıpkı benim gibi...

Kesinlikle okunması gerekilen bir eser. Yazarın tarafsız bir gözle olayları aktarışı tarihin yanlış bilinen karanlık sayfalarına ışık tutuyor. Balkanlar da yüzyıllar boyunca nasıl bir siyasetin sürdürüldüğünün ve farklı zümrelere ve dinlere ait insanların nasıl bir arada yaşadığının anlatıldığı nadide bir eser.

insanlar ufak fedakarlıklarla tıpkı bir çekirdeğin etrafında dönen elektronlar ve nötronlar gibi bir arada yaşayabilirler. özleri birbirlerinden farklıdır ama yine de uyumla, insanı şaşırtan büyüleyen düzenleriyle kendi küçük kainatlarında yaşarlar. ta ki dışarıdan bir müdahale onları ayırana dek. bu küçük bir kıyametin başlangıcı, mutlu yaşamlarının sonu olur. küçük fedakarlıklarıyla kıyaslanmayacak yıkımları görürler. hiç bir şeyin anlamı kalmaz. balkanların bu küçük sınır kasabasında sırplar, boşnaklar, türkler özlerindeki farklılıklara rağmen uzun zaman birlikte, sonraları torunlarına anlatacakları tatsızlıkları gündelik yaşamlarında kabul ederek yaşadılar. drina köprüsünü yaşamlarının çekirdeği gördüler ve etrafında becerikli bir örümcek gibi hayatlarını ördüler. ve herşey dışarıdan bir müdahele ile bozuldu. sonunda drina da kurbanların sonuncusu oldu. savaş." bunlar öyle şeylerdi ki söylenemez ama unutulurdu. eğer unutulmazsa nasıl tekrarlayabilirdi?"* sayfa 292

Balkanlara bu denli tarafsız bakabilen başka bir kitap olduğunu sanmıyorum. Zaten Nobel edebiyat ödülü almış bir eser. Çok kaliteli bir roman.

İvo Andriç, Balkanlardaki hiç bitmek bilmeyen etnik, toplumsal ayrışmaları çatışma ortamını aktarmış.Ama o topraklardaki çok renkliliğin güzelliğine de dikkat çekilmiş.Okumanızı tavsiye ederim.

osmanlı yönetiminin son dönemlerde taşrada ne kadar zayıfladığını, ve bu zayıflığın en büyük bedelini halkın ödediğini,çok akıcı bir dille anlatan okunması gereken bir kitap

Zamanında Balkanlarda yaşanan siyasi karmaşaları ve bölünmeleri açık bir şekilde göz önüne serdiği yetmezmiş gibi günümüze bile ışık tutuyor...

osmanılıyı bir hırvat gözü ile okumak isteyen herkese tavsiye edilir.

ben sanki drina da yaşayan biri gibi hissettim kendimi. demek ki nobeli boşuna vermiyorlar

IVO ANDRIC DRINA KOPRUSU ETRAFINDA GECEN COK ULUSLU COK DINLI YASAMI FARKLI DEVLETLERIN HIMAYESI ALTINDA BELLI BIRKRONOLOJIDE MUHTESEM TASVIRLERLE SON DERECE OBJEKTIF OLARAK ELE ALMIS VE ORTAYA COK GUZEL BIR ESER CIKMIS.OSMANLININ ILERLEYISI VE GERI CEKILISI SIRASINDA BOLGE HALKININ BASINDAN GECENLER VE DUYGULARI KUSAKTAN KUSAGA COK GUZEL ANLATILMIS.IR SOLUKTA OKUNAN BIR KITAP

Tarih sevenler için harika, geniş bir dönemi çok güzel özetliyor. Tasvirler muhteşem, sanki içindesin

Tarihin tekerrürden ibarettir sözünü hatırlatan, Balkanların her zaman barut fıçısı olduğu gerçeğini yansıtan bir eser. 1961 de yazarının Nobel Edebiyat Ödülünü almasına da vesile olan son derece güzel bir roman.

Kitapta bir yer çok canımı sıktı.Acaba dedim yine tipik bir Türk korkusuyla kaleme alınan kitapla mı karşı karşıyayım.Ama işin doğrusunu söylemek gerekirse korktuğum gibi değildi.Nobeli haketmiş gerçekten de bu eser.İnsanları anlatırken ırk, din, dil ayrımı yapmamış.Bu açıdan takdire şayan.
Yazar bi kere kafasında hiç önyargı olmadan eseri başaryla kaleme almış.
Yine de diyorum kendi kendime acaba, yazar "Kazıklı Voyvoda" ile bizim Osmanlı ustasını karıştırdı mı yoksa...

nobel edebiyat odulleri kitaplara,eserlere degil yazarlara,sahislara verilir.kitap nobel aldi diye okunacaksa hayal kirikligina ugrarsiniz.

osmanlı'nın bosna'yı kaybettiği yılları anlatan son bölümlerde biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim. İvo Andriç, aslında çok da objektif davranmamış. Köprünün yapımı sırasında anlattığı zalim paşa tipik bir oryantalist bakışıdır. Ancak Boşnaklar ve Türkler hakikaten iyi insanlarmış ki, bosnalı bir sırp olan andriç bile bir yere kadar kötüleyebilmiş onları. genel anlamda başarılı bir roman; bosnayı sevenler için önemli bir eser.

Hem Sırp olup da hem de oraları bu kadar tarafsız yazabilmiş olması bile takdire şayan

kitapta,bir romanda olması beklenen şekilde ana karakterler insan değil.bir köprü,her şeyin kalbi olan kapiyası ve de vişegrad kasabası.uzun bir tarihi süreci bu 3 ana unsur etrafında takip ediyoruz.köprünün yapımı,yapım hikayeleri,vişegrad kasabasının değişen yaşamı(devamlı surette) vs.vs.osmanlı ile başlıyoruz 1. dünya savaşı ile çıkıyoruz tarih sahnesinden.bu dönem içerisinde,osmanlınn elini çektikten sonra balkanlarda yaşayan halkların yaşama karşı tutunma serüveni.savaşlar,isyanlar,değişimler...
bir sırp milliyetçisinin yazmış olduğu kitaba önyargılıdır diye önyargılı başladım ama düşündüğüm gibi çıkmadı.olayları,siyasi gelişmeleri çok tarafsız bir ibiçimde kaleme almış.tercümesi de çok güzel.
genel kültür açısından çok bilgilendirici bir kitap.

Kitap Osmanlının sanat, mimari, sosyal devlet, fetih yönlerini anlatmak yanında, bilinen "Osmanlı Tokatı" nın ne demek olduğunu da (özellikle isyan dönmelerinde) göstermektedir. Osmanlı Devleti zayıfladıkça sınıra yakın müslümanlar hep iç kısımlara göç etmiş, ama epeyce bir kısmı buralarda kalmış.Ayrıca tarih kitaplarında geçtiği şekliyle Bosna hemnececik kaybedilmemiş, Osmanlı ordusunun çekilmesinden sonra epeyce bir yerel direniş sonucu kaybedilmiş.

Tüm savaşlara, işgallere, bombardımanlara rağmen, osmanlıdan ciddi bir tarihi eser mirasının kaldığını da anlıyoruz.

Diğer taraftan Sırpların hep isyankar, savaş yanlısını tabiatlarının yeni bir şey olmadığını (Osmanlı Devleti kadar, Avusturya -Macaristan İmparatorluğu, kitap yazıldıktan sonra yakın tarihte de Yugoslavya'yı oluşturan diğer unsurlara karşı) anlıyoruz.

Bıraktığımız miras sadece mimari eserler olmadığını, sadece sırpçada üç bin civari türkçe kelime kullanıldığı düşünülürse önemli bir dil mirası da biraktığımızı anlıyoruz.

Tebasından birisinin gözüyle Osmanlı nasıl algılanmış nasıl anlaşılmış bunu görüyoruz. Zaman zaman pek hoşlanmasak da gerçekçi bir kitap.

Kitap sadece bir roman değil aslında bölgenin tarihini, sosyal yapısını anlatan, gelenekleri, alışkanlıklarını, hoşgörülerini anlatır. Özellikle Balkanlara ilgisi olan meraklılar okumalı diyorum.