Ferid Kam’ın yazı hayatı, “enîs-i ruhum” dediği yakın dostu Mehmed Akif Ersoy’un teşvikiyle “Sırat-ı Müstakim” dergisinde başladı. Meşrutiyetin ilânından hemen sonra çıkmaya başlayan bu dergide 1909 yılından itibaren “Ferid” imzasıyla görünmeye başlayan Üstad, ayrıca “Sebilürreşad”, “Ceride-i İlmiye”, “Mahfil”, “Dâru’l-Fünûn Edebiyat Fakültesi Mecmuası” ve “Peyâm-ı Sabah” gazetesindeki yazılarıyla, Türk entelektüel hayatına muhtevası itibarıyla bereketli bir makâleler koleksiyonu bıraktı.
Üstad, “hakikati araştırmak istidâdiyle yaratılmış” bir insan olduğundan, ele aldığı mevzuları tafsilatıyla inceleyen ve derinliğine bakan bir tecessüse ve tenkidci bir mizaca; kendini yetiştiren adamların çoğunda gördüğümüz parlak zekâ ve kuvvetli hafıza melekelerinin kazandırdığı esaslı bir kültüre; lisan vukûfiyeti içinde sağlam bir üslûba sahiptir.
Çalışmaları, dışarıdan yapıştırma, alıntılama ve nakil türü kuru bilgiler ve cansız meselelerin sürüklendiği karalamalar değil, hâdiseleri soruşturan ve gerçeğin aslını arayan bir zekânın fikir mahsulleridir. Sokakta müşahede ettiği bir hâdisenin tarihî ve sosyal bünye içindeki anlam ve işaretleri hususunda olduğu kadar, edebî bir metnin tahlilinde veya insanoğlunun en temel ukdelerini teşkil eden varlığın mahiyeti, bilginin niteliği, ahlâkın kaynağı gibi mevzuların onu çektiği düşünce alanı içinde, şahsî bir tefekkür cehdine sahiptir. Zevk-i selîmi, akıl ile şeytanî vehim arasındaki zıtlığı farkedecek derecede sağlamdır.
Ferid Kam’ın gâyet canlı meseleler üzerinde derin edebî ve fikrî tahlil ve eleştiriler içeren, sadece yayınlandığı devrenin değil, günümüz ve hattâ yarının tefekkür nabzını tutacak derecede kıymetli makâleleri, şu kadar zamandır ağır bir ihmalin tozları altında durmaktaydı. Geç de olsa, bir adım atmak gerektiği düşüncesinin verdiği cesaretle başladığımız tozları silkeleme çalışması, O’nun çeşitli dergilerde neşredilmiş makâlelerinin tamamını biraraya getirmemizi mümkün kıldı.
Bereketli okumalara imkân olur ümidiyle…