Herkes dile düşer, kadınlar da erkekler de... Ama ataerkil ideolojiler tarafından dil ötesi bir mahremiyet alanına hapsedilen kadınların, kamusal alanda görünür olunca kendilerini rezil ettikleri düşünüldüğünden, .22dile düşmek'' deyimi en çok onlara yakıştırılır. Üstelik, erkekler tarafından yapılmış bir dil içinde yaşamak zorunda oldukları ve simgeleştirilip başka şeyler hakkında konuşmanın aracı yapıldıkları için, hep ''erkek dili'' ne düşer kadınlar. Edebiyat, hem bu sürecin parçası, hem de onu anlayıp değiştirmenin en yetkin araçlarından biridir. Bu kitap, feminist eleştirinin kuramsal arka planını irdelemenin yanı sıra, Türk ve Batı edebiyatından hem erkek hem de kadın yazarlarının yapıtlarını derinlemesine inceliyor. Jale Parla, Zeynep Ergun, Rana Tekcan, Hülya Adak, Süha Oğuzertem, Özden Sözalan ve Nurdan Gürbilek'in yazıları, konuyu çok çeşitli boyutlarıyla ele alıyor: Toplumsal cinsiyet kavramı, edebiyatın öznesi ve nesnesi olmak, kadınlık ve erkeklik kurguları açısından edebiyatın içerdiği tuzak ve imkanlar, dilin ve suskunluğun cinsiyeti... Kadınlar Dile Düşünce, feminizm ''dile düşkün''lüğü sayesinde mümkün olan edebiyat okumalarının çarpıcı örneklerini sunuyor.