Romanla birlikte, kendimi eski, siyah beyaz Fransız filmleri içinde buldum ve hiç görmediğim Paris hissi sardı benliğimi. Her birkaç sayfada okuduğum metnin içinde olmayan bir şey sanki yeniden düzenlenecekmiş gibi, bir tür uyanış rüyası içine düştüğümü hissettim, tam olarak tarif edemedim, arada sanki sis örtüsü içinde takip ettim hikayeyi ve dolayısıyla benim için İlginç bir okuma serüveni oldu.
Okuduğum sürece aklımda çalan şarkı Teoman'nın İstanbul'da Sonbahar...
Nedenini bilmiyorum, pek alakası yok aslında , sonbahar en hüzünlü mevsim olduğundan belki...
İstanbul'u görmeden, o şehirde yaşamadan, onu konu eden bir roman okumak ne kadar eksik olurdu düşüncesi geçiyordu sık sık aklımdan.
Bu anlamada sanırım romandan bir Fransız kadar keyif alamadım...Bazı romanlar özellikle, orijinal dilde okumak, mekanlarında bulunmak, isteği uyandırıyor bende ve bu o romanlardan birisi.