Tarihi roman severlerin dikkatine...
Christian Jacq'nun bu kitabını dilimize Rıza Yalt çevirmiş. Kitabımız aslında üç kitapdan oluşan "Ramses" serisinin bir parçası. "Işığın Oğlu" ve "Kadeş Savaşı" üçlü serinin diğer iki kitabı. Bu üç kitapda Remzi Yayınevi orjinli eserler arasında.
Tabir-i uygun ise kitabımızın mutfağından kısaca söz ettikten sonra, tadımlıkda olsa öykümüze değinelim dilerseniz.
Romanımızın öyküsü tarihin en gizemli uygarlığı kabul edilen Mısır uygarlığının bulunduğu Mısır coğrafyasında geçiyor. Kitabımızın kahramanı Ramses, genç yaşına rağmen babası Seti'nin ölümüyle tahta geçen genç bir Firavundur. Ramses çevresinde gözü pek, açık sözlü, kararlı ve sağı solu pekde belli olmayan deli dolu biri olarak tanınmaktadır. Ramses, Seti'nin adaletli, bolluk ve bereket içinde geçen parlak hükümranlık yıllarından sonra Mısır'ı yönetmenin hiç de kolay olmadığının farkındadır.
Zorluklarına rağmen Ramses, Firavunluğun kendisinin yapmak zorunda olduğu bir görev olduğuna karar verir. (Bu andan itibaren kitapda sahneyi;hırs, öfke, ihanet ve makam tutkusu alacaktır.)
Firavun olabilmek için gerekli olan cesaret Ramses'de vardır ama cesaret tek başına yeterli olmayacaktır. Seti'den oğlu Ramses'e kalan tek şey hükümdarlık değildir. Seti'nin ünü ülke sınırlarını aşmış kraliçesi Tuya, tecrübesiyle oğlunun yani Ramses'in yolunu aydınlatmaktadır. Ramses'in güzelliği dillere destan eşi Nefertari. çocukluk arkadaşları Musa, Aşa, Setau ve Ameni genç Firavun'un sadık dostları ve yardımcılarıdır.
Herşeye rağmen Seti; otoritesi ve lider vasıflarıyla yeri doldurulması imkansız bir Firavundur halkın gözünde. Mısır tahtına babasının vasiyeti üzerine abisi Şenar'ı safdışı ederek oturan Ramses'i düşündüğünden çok büyük tehlikeler beklemektedir.
Çok Tanrı'lı Mısır'da tek Tanrı'ya inanan büyücü Ofir, Ramses'in hükümdarlığını bir türlü kabullenemeyen sinsi Şenar ve Hititler lehine çalışan casuslar dahildeki düşmanlardan bazılarıdır. Bu düşmanlarla kapışmak zorunda olan Ramses'i hariçtede, yıllardır zengin Mısır'ı ele geçirme hayalleri kuran savaşçı Hititler beklemektedir.
Birbirinden bağımsız gibi görünen bir sürü olayın kitabın sonunda kesişmesi ise kitabın üslubuna ayrı bir renk katmış.
Kitap öyküsü ve sürükleyici serüveni açısından oldukça başarılı olmuş. Fakat çeviri bir kitap olmasından kaynaklandığını düşündüğüm büyük bir boşluk kendini hissettirmiş. O'da kitabın üslubunun çok sade, tabir-i diğer ile edebi yönünün yetersiz kalmış olması. Yinede üslubun sadeliği kimi okuyucunun nezdinde, kitapda olması gereken vasıflardan biri olarak kabul edildiğinden, "MİLYONLARCA YILIN TAPINAĞI" eksiklerine rağmen okunmaya değer bir eser olmuş.