Televizyonda katıldığı programlardan süzülmüş bir İstanbul beyefendisi ve gönül ehli bir kişi olduğunu gördüğüm değerli ilim adamı Uğur Derman'ın çoğunluk büyük Türk hattatlarıyla İbnülemin Mahmud Kemal İnal ve Hezarfen Edhem Efendi gibi büyük kültür adamlarını konu ettiği bu değerli eseri çeşitli zamanlarda yayınlanmış 50 makalesinden oluşuyor. Küçük anekdotlar ve ilginç bilgilerle dolu, anlatımı güzel ve okuması çok zevkli olan kitap içerdiği çok güzel hat eserleri ve resimler ve fevkalade baskı kalitesinden ötürü de övgüye ve takdire layık. Sadece Washington abidesinin 17. katındaki Sultan Abdülmecid'in armağanı kitabenin hikayesini öğrenmek için dahi kitap alınmaya değer ve ümid ediyorum en kısa zamanda ikinci cildi de yayına sunulur.
Son yarım asırdır sadece Türkiye değil tüm dünya müslümanlarının en büyük probleminin medeniyet bilincini yitirmişlik olduğunu düşünen biri olarak geçmiş büyük medeniyetimizi ve onların temsilcilerini tanıtan böyle eserlerin büyük bir hizmet olduğunu düşünürüm, ümid ederim eser çok sayıda kişi tarafından okunur ve istifade edilir. Bir gecede başlayıp bitirdiğim kitabın bu noktadaki değerinden ve müellifinin islam yazı sanatına hizmetlerinden yola çıkarak sayın Derman için kitabın adından da hareketle bir beyit yazdım:
Ziyade eyle Yarab ömrünü o azizin
Derman ve berekettir tüm müslümanlar için
Emr-i Hakk'ın ne zaman vaki olacağı belli olmaz ancak sayın Derman'dan sonraya kalırsam bu şiir/duayı "ömrünü" kelimesinin yerine "ecrini" kelimesini getirerek yenileyeceğim.
Kitabın 154. sayfasında sayın Derman'ın her biri birer büyük kültür adamı olan Mahir İz, Necmeddin Okyay ve Süheyl Ünver ile ki onlara da dair kitapta makaleler var, beraber 1963 yılında çekilmiş bir resmi var, kitabın özeti sayılabilecek bu resmi gördüğümde gözyaşlarımı tutamadım, medeniyetimizi temsil eden bu üç güzel insan göçüp gittiler, şimdi kaç kişi onların ismini ve değerini biliyor ve temsil ettiklerinden haberdar? Ve sayın Derman ne bahtiyarmış ki üçüne de talebe olmuş.
Hat sanatı ve geleneksel sanatlara yaptığı hizmetlerin yanında sayın Derman'ın bir başka yönü de Türk Petrol Vakfı'nın uzun yıllar genel müdürlüğünü yapmış olmasıdır. Üstteki paragrafta zikrettiğim zatlar gibi bir güzel insan olan Aydın Bolak'ın başkanlığındaki bu vakıf önemli hizmetlerde bulunmuştur. Ne yazık ki adamlar içinde başka bir adam olan değerli Aydın Bolak'ı da 2003'te kaybettik, kendisi Mehmet Şevket Eygi ile beraber görüşleriyle fikriyatımın biçimlenmesinde en fazla etkisi olmuş iki kişiden biriydi. Aynı vakıftan Hasan Ali Göksoy'un gayretiyle kitaplaşan pazar günleri TRT'de irticalen yaptığı TV sohbetlerinden çok istifade ettim ve etkilendim, ne yazık ki sayın Göksoy da geçen sene vefat etmiş. Aydın Bolak'ın mezar taşındaki şiir de sayın Derman'a aittir.
Geçmiş medeniyetimize gönül vermiş olan yahut merak eden herkesin çok şeyler bulacağı eser Müstakimzade'nin Tuhfe-i Hattatin'i ve İbnülemin Mahmud Kemal'in Son Hattatlar'ı gibi hat sanatına emek vermiş büyük ustalar hakkında değerli bir kaynak olmasıyla özellikle temayüz etmektedir. Müstakimzade'nin bir diğer emeği İmam-ı Rabbani ve oğlunun Mektubat eserlerini 6 cilt halinde ilk kez Osmanlıcaya tercüme etmesidir, bu iki eser tasavvuf literatürünün en önemli bir kaç kitabı arasındadır. Nakşibendi tarikatının bu iki büyük şeyhi Hacegan silsilesinin varisleriydi, hat sanatına Müstakimzade'den daha fazla hizmet etmiş olduğunu herkesin teslim edeceği sayın Derman'ın bir Özbekistan seyahatinde Şah-ı Nakşibend başta olmak üzere hacegan silsilesine mensup bir kaç büyük şeyhin türbesini ziyaret etmekten bahtiyarlık duyduğunu kitaptan öğrendim, memnun oldum. İnşaallah islam yazı sanatına hizmetleri dolayısıyla tüm büyük hattatlarla beraber meşayih-i kiramın şefaatlerine nail olur.
Bu değerli eser hakkında yazacaklarımı şununla bitirmek isterim. Sayın Derman eserin 303. sayfasında yukarıda zikrettiğim kitabedeki tuğra ve hattın Washington gibi bir yerde 150 yıldır zarar görmemiş olmasını memleketimizdeki pek çok benzerlerinin uğradığı gadre kıyas ederek Hami-i Amidi'nin bir beytine yer vermiş, başörtülü öğrencilerin üniversiteye gidemeyerek hristiyan ülkelerde öğrenim görmesi de kanımca bunun bir diğer örneğidir:
Ehl-i dil aram eder, her kande kim rağbetlenir
Gah olur gurbet vatan, gahi vatan gurbetlenir