marakeş masalcısı, çok da haz alarak okuduğum hatta bazı kısımlarını iki , üç kez okuduğum harika bir yapıt. iç içe geçmiş hikayeler örgüsünde bence asıl iki karakter öne çıkıyor mustafa ve nebil. biri işlemediği sanılam bir suçtan içeri girmiş kardeşi, suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışıyor , Emile Zola'nın Gerçek adlı yapıtındaki 15 yıl suçsuz yere yatan öğretmen misali..aynı çağrışım ve imgeler.. sadece şu fark var burda; mustafa ilahi yöne yöneliyor aradığı gerçeği veya kitaptaki ifade ile güzel olanı arıyor okyanus tabir ettiği bölüm de ise islam tasavvufunda özenle ve önemle yer alır;kul allaha yakın olduğunda veya allah kendine yaren olarak seçtiği kul ile hemhal olup sessiz ve derinden sohbete dalarsa doyumsuz zevk ve güzelliğe vakıf olunur ki mustafa da dar alanda bu durumu yakalamış veya cananına kavuşmuş gibidir. Nebil'e gelince kör fakat gönül gözü açık , Tasavvufta anladıldığı gibi yolculuğa çıkabiliyor, gördüklerini aktarabiliyor..gerizi aladdinin'in sihirli lambasındaki gece tasvirleri dur gökyüzü parlak yıldızlır billurda ay ve koca Cema ül Fena meydanında geçen anlatımlar..yer yer sanayi devrimi sonrası ortaya çıkmış kültür ve insan ilişkilerine eleştirel göndermeler yapmakta, kaybolan duygu ve insan sıcaklığını arayan özlemleri dile getirmekte... harika bir yapıt okudum doyumsuz. teşekkürler oriental edebiyatın ilginç yapıtı herkese ve özellikle meraklılarına öneriirim. çümkü orient güzellikler ayrı bir haz sunmakta hazlarımıza ve benliğimize zaten benlik konusuda işleniyor yapıtta ben olan benliğin kaybolması yerine başka bir benliğin gelmesi korkunçluğu ,ama maalesef masal gerçeğini de gözler önüne seriyor..sözün özü tasavvuf..benlik ego..yaradan..yaradanla irtibat..çünkü nihai gerçeklik ancak böyle üstünkörü anlatılabilir ,felsefe ile içiçe..