İlk kitap 'lüzumlu adam" bitirildikten sonra hemen diğerine başladım. aslında biyografi eselerinde daha çok iç dünyaya yolculuk ilgimi çekiyor. bunun dışında samimiyet ve önyargıların yok edilmesi önemli bir durum olarak göze çarpıyor. açık söylemek gerekirse ikinci kitap daha çok siyasi içeriğe bürünmüş. ve açıkçası ikinci kitapta belki de yazar gündem'in kitabın başında söylediği gibi kendi derlemesiyle oluşmuş olmasından belki de alaton'un açıklamalarıyla tarafsızlığın kaybedildiğini gördüm. demokrasinin uygulanması noktasında özellikle evreni, demirel, sezeri kayıp yıllar olarak gören sayın alaton, 2002- 2012 yılları arasında yapılan hemen hemen tüm uygulamaları (bazen yetersiz görmekle birlikte) sonuna kadar destekleyen bir tutum göstermiş. doğrusu bu konuda da eksikleri gösterebilmesini böyle bir biyografide bir okur olarak beklerdim. Ama çok daha ilginç bir olay dikkate değer. nisan 2013 te baskıya alınan bu eserde, çok kısa bir zaman sonra ülkedeki temel çatışma alanı haline gelen Fethullah Gülen ve hareketine çok yoğun övgüler yer alıyor. samimiyetinden şüphe duymadığım böyle bir insan üç beş ay içerinde bu kadar değişimi öngörebilirmiydi merak konusu. Kitabın kimi yerlerinde ilk kitapta da olan bazı yerler tekrarlanmış. cesetlerin havalandırılması konusu gibi. bence birinci ve ikinci kitap tek bir kitap içerisnde toplansaydı daha iyi olabilirdi. çünkü insan ister istemez öncekiyle birlikte değerlendiriyor. TESEV vb konular yine bu kitabın gündeminde bulunuyor. aslında her anlamda zorluk çekmiş birinin dilinden böyle eseri okumak, değerlendirmek, tartışmak, anlamaya çalışmak, katılmak, katılmamak ben bu kitabı belki de en çok bunun için sevdim. Üçüncüsünün çıkabileceğini de söylemiş yazar ama kimbilir. okunması dileğiyle,