Yazar Jung’un fikirlerini daha anlaşılır bir biçimde sunması ile ünlü. Bu iddasını bence bu kitapta da fazlasıyla yerine getiriyor. Psikolog olmama rağmen Jung’un kitaplarındaki dili bilimsel psikolojiden de oldukça uzak olduğundan anlaşılması güç. Johnson Jung’un fikirlerini daha ulaşılabilr kılıyor.
Kitap gölge kavramının, sosyalleşme sürecinde, “istenmeyen” özelliklerin bilincin dışına atılması ile oluştuğu fikri ile başlıyor. Yazar kavramın günlük yaşamda, edebiyatta ve mitolojide örneklerini bolca verse de maalesef hiçbir yerde bilimsel bir araştırmaya atıfta bulunmuyor. Kitabın kanımca en önemli sorunu da bu: bilimsel psikolojiden oldukça uzak ve yer yer onun bulguları ile çelişen bir eser olması. Elbette, ampirik bilisel yöntemin psikolojinin ve insanı anlamanın tek yolu olması şart değil. Ancak, kitabı okurken psikolojinin bilimsel bulguları ile ilşkisi gözönünde tutulmalı ve kitabın iddialarının psikolojinin “doğruları” olarak kabul edilemeyeceği unutlmamalıdır.