Yatak Odasında Terör:Sade Hakkındaki Yorumlar

Marquıs de Sade'ı yazar kimliğinin yanısıra Sade Markisi olarak okumak ister misiniz?O halde bu kitap arayıp da bulamayacağınız, bulursanız kaçıramayacağınız bir yapıt.Sade'ın yaşamının kısa bir kesitini de anlatsa tüm uçarılıkları, aykırılığı ve serbestliğiyle canlı bir tasvir oluşturmayı başarmış.Baş karakterin Marquis de Sade gibi birisi olması da kitabı cazip ve okunabilir kılıyor.

Bu kitabın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir herhalde.Bilmiyorum halâ bir yasak var mı?Ben satın alıp okuduğum sıralarda böyle haberler yayınlanıyordu.Bulursanız okuyun diyeceğim bu nedenle...

Marquis de Sade karakterini işleyen roman Fransız İhtilali teması üzerinden ilerliyor. Roman karakteri ahlâka, kurallara, erdem ve fazilete inanmıyor. “Özgürlük sınırsızdır” adı altında türlü cinsel sapkınlıkları savunuyor. Bu karakter tarihte yaşamış, bu duygularla yüklü eserler yazmış, yazar da bir biyografi romanla bu karakteri işlemiş. Eseri okudukça Sadizm kavramının Sade’ın yaşam biçiminden esinlenilerek oluşturulduğunu öğreniyoruz.Mide bulandırıcı sahnelerin işlendiği roman hakkındaki tespitim şu: Marquis de Sade ahlâksız, iğrenç ama onun dönemi içindeki Fransız İhtilali ve uygulamaları da onun davranışları kadar iğrenç. Devrim uygulamalarının TERÖR’le kendisine güç sağlamaya çalışması, katı laiklik anlayışının Fransızları Tanrı’yı “Yüce Varlık” olarak ifade etmeye zorlaması gibi olaylar Fransız İhtilali hakkında bilgi verici mahiyette. İyi okumalar…

Yasaklı kitaplar arasında en ilgi çekicilerden biridir şüphesiz.Sade'nin sapkın ve bir o kadar vahşi hayallerine akıl erdiremiyor insan.Bu yaşananların hakiki olmasıda ayrıca ilgi odağı yapıyor kitabı.Bence iyi bir kitap.Bir çırpıda okumuştum.

sade nin hayatındaki gariplikleri sadistlikleri ve neler yaşadığını merak ediyorsanız bu kitabı okuyun özellikle de yasaklanan kitaplar arasında olduğundan ayrı bir cezbedici yanı var. iyi okumalar...

Çok ama çok saçma br kitap. Aile yanında sakın okumayın. Gereksiz diye düşünüyorum...

açık söylemek gerekirse kitabı okudum 100 sayfa kadar ama olayı anlamadım, karmaşık geldi birazda ve yarım bıraktım.yazarın uslubuda beni sarmadı diyebilirim.

Uzun yılları hapiste geçmiş olan ellili yaşlardaki Marquis de Sadenin yaşadığı cinsellik ağırlıklı hayatı..Tabi bu cinsellik normal bir cinsellik değil sapıklık derecesinde ...Bir zamanlar yasaklanmış ilginç bir kitap

Evet ben bu kitabı yıllar evvel okudum ama asla unutmayacağım kitaplar arasındadır.Zaten bu kitapta zamanında yasaklanan kitaplardan.Esasında içeriği bugün gazetelerin 3.sayfalarında sık sık okumaya alıştığımız olayların o zamanlarda yaşanması ve bunların kitap haline gelerek insanlara ulaşması bu kadar dikkat çekmesine sebeb olmuştur.,Marquis de Sade'nin aykırı yaşamı ve sapkınlıkları ama aşırı zekası ve deneyleri yıllarca konuşulmuştur.Öyleki kendisi Fransız vatandaşı olmasına rağmen Fransa asla bunu kabul etmemiştir ve diğer ülkelerde Sade'yi kendi vatandaşlığına almamışlardır.Giyotinin fransada yaygınlaşmaya başladığı zaman kullanılmasını Sade'nin gözünden görüyorsunuz.Kesinlikle okumalı hatta arşivlerinizde bulundurmanız gereken çok iddali bir kitap.

Yatak odasında terör bu isim herhalde başka bir ismi çağrıştırıyor. "Yatak odasında felsefe". (Ülkemizde de yayımlanan ancak toplatılma kararı alınan Sade'ın en önmeli eserlerinden biri olan kitap.) Bu kitap ise Sade'ın hayatının bir bölümünü anlatıyor. Kitabı okuyunca Sade'ın oldukça dikbaşlı bir kişi
olduğunu (aslında bunu tahmin etmek hiç de zor değil) görüyoruz. Tabi yazdığı o sapkınlıkları uygulamaktan geri kalmayan yani eylemlerinin
yalnızca düşüncede bırakmayan biri olduğunu görüyoruz. Onun yaptıkları ne kadar sapıkça olsa da fikirleri ne kadar kabul edilemez olsada bir gerçek var ki o da Sade sıradışı, delilik derecesine varan zekası olan bence hayran olunacak bir insan.
Onu tanımamıza yardımcı olacak bir kitap.Tabi bir de yine Serge Bramly'nin senaryosunu yazdığı Daniel Auteuil'in başrolünü oynadığı "Sade" adlı filmi de izlemenizi de öneririm.

Bazı şeylerin hiç değişmediğini görmek için göz gerekmiyor artık. Kameraların, televizyonların bizim yerimize 'baktığı' ve 'gösterdiği' bir dönemde bile değişmeyenleri görmemize gerek yok. Onlar gelip buluyor. Ya da kendilerini gösteriyorlar.
Karun kadar zengin olduğumuz birkaç 'talihli'
ve değişmeyen konudan biri: Kitabın yasaklanması. Devletin yaktığından daha fazla kitabı kendi evlerinde, aramalardan zarar görmemek için yakmak zorunda bırakılan bir toplum için 'kitap toplamanın ve yasaklamanın' artık ne kadar alışıldık bir durum olduğu gerçeğini bir yana bırakıp, bu konudaki genel duyarsızlığı ve sessizliği anlamanın zamanı sanırım çoktan geldi.
Neden kitaba karşı gösterilen bu kötü muamelelere karşı ciddi bir şeyler yapamıyoruz? Bu konuda beceri eksikliğimiz mi var, yoksa ciddi ciddi utanıyor muyuz 'büyüklerimizden'?
Sonuç olarak, bir kitap daha toplatıldı... Hatta ikisi 'bir arada'... ilki Serge Bramly'nin romanı: 'Yatak Odasında Terör'. İkincisi adını Cortazar'ın bir öykü kahramanından ödünç alan Fransız kadın yazar Alina Reyes'in 'Lilith' adlı romanı.