Kazanova Hakkındaki Yorumlar

cigdema 08.10.2005
Tanıdığımız birinin, o meşhur Kazanova'nın öyküsü bu. Hani kadınların kalplerine ve bedenlerine giden yolları ezbere bilen, her yolun sonunda listesine bir kadın daha ekleyen, hep kazanan 'Kazanova'. Madalyonun herkese dönük olan bu yüzü Miller tarafından tersine çevriliyor ve kahramanın başarılarıyla, sürdüğü yaşamın şatafat ve yaldızıyla parlayan yüzü arkasında, yalnız hem de ölesiye yalnız ve mutsuz bir Kazanova beliriyor.
Yazar, birçok insana imrendirici gelen bir yaşam süren Kazanova'ya
farklı bir açıdan yaklaşarak, üzerine yapışmış kimliği ve yaşamıyla hesaplaşan, sürekli bir yalnızlık, tatminsizlik ve acı içinde debelenen, alışılmışın dışında bir 'Kazanova' portresi çiziyor.
Okur Kazanova ile ilk, yaşlılık günlerini geçirdiği, çaresizlik içinde ölümü beklediği Bohemya'daki evinde karşılaşır. Neredeyse yürümekten bile aciz olan 'eski' Kazanova, uşakların dahi alay konusu olmuş, eski mektuplarını, tüm geçmişini ateşe vermek üzeredir. Bu sırada içeri giren, artık iyice seyrekleşmiş ziyaretçilerinden birine, kimliğini kendisinin bile bilmediği bir kadına, artık çok uzakta kalmış
'Kazanovalık' günlerini anlatmaya başlar.
1760'lı yıllarda bir Fransız casusu olarak İngiltere'ye gitmiştir. Ünü adada da herkesçe bilinmektedir. Adına yakışır bir yaşam sürmeye başlar Kazanova, büyük bir ev kiralar, bir hizmetçi ve yardımcı tutar, pahalı giysileri ve altın dolu cepleriyle partilerin ve kumar masalarının aranan ismidir. Ve elbette tüm kadınlar 'elinin altında'dır. Ta ki Marie Charpillon'la karşılaşıncaya dek. Genç kadın kendisiyle birlikte olmayı reddettikçe, o güne kadar her kadında işe yaramış çeşitli yollar Charpillon'un yüreğine ve bedenine ulaşamadıkça, Kazanova'nın arzusu iflah olmaz bir takıntıya dönüşür. İşe yaramadığı hiç görülmemiş taktikler dener, paranın büyüsünden tehdite, tüm aileye sunulmuş hediyelerden tecavüz girişimine kadar pek çok şey, fakat hiçbiri Charpillon'u elde etmesini sağlayamaz. Bu inat ve bu başarısızlık, Kazanova'nın herşey yolunda gittiği zamanlarda hiç gerek duymadığı bir şeye yol açar; genç kadının aynasında kendiyle yüzleşmesine...
Bu kadar kalabalığa, elde ettiği kadınlardan oluşan uzun listeye rağmen yalnızdır aslında. Dostları kuyusunu kazmaya çalışmakta, sevginin ılık dokunuşlarını asla tadamadığı ilişkiler yaşamaktadır. Tüm yaptığı bir ismin ağırlığını, üzerinden hiç çıkartmaması gereken bir palto gibi taşımak, 'aile yadigarı bir kimliği, bir parçayı, bir masalı, bir düşü' korumaya,
'belirli bir tarza tutunmaya' çalışmaktır. Bir zavallıdır. Londra soğuğunda paltosunu evde bırakarak, yardımcısı Jarba ile köprü yapımında çalışan işçiler arasına karışır, onlardan biri gibi yaşar. Fakat bir gün Jarba yakası kürklü paltosuyla döner içki almak için gittiği evden. Kazanova kaçmayı, soyunmayı başaramamıştır. Bundan sonra ne eski yaşamını devam ettirebilecek, ne de başka bir yaşam kurabilecektir...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
econozzy 02.12.2001
Yoğun ama aynı zamanda jilet gibi keskin bir roman. Miller sanatında, Kazanova' nın aşkta olduğu kadar başarılı. Bu romanın büyüsüne karşı koyamayacaksınız.
Kazanova tarihin derinliklerden tekrar gün yüzüne çıkarken farklı bir karakter resmediliyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla