Kısa kısa üç hikayeden oluşan kitapta en çok, profesyonel aç kalma sanatçısının trajik hikayesini beğendim.Bir kafese kapatılan sanatçı meraklı seyircilerin karşısında kırk gün boyunca hiç bir şey yemiyor. Kırkıncı günün sonunda merasimle kafesinden çıkarılıp seçkin yiyeceklerle donatılan bir masaya alınıyor. Bunu defalarca tekrarlayan sanatçıya zamanla ilgi azalınca bir sirkte iş bulup kendi rekorunu kırmak ister. Hayvanlara yakın bir yerde bir kafes kurdurur ve ziyaretçilerini beklemeye başlar. Ne yazık ki geçmiş günlerdeki gibi bir ilgi bulamaz ama o pes etme niyetinde değildir. Ta ki o kafeste son nefesini verene kadar...