“… sıkıntıyla bir türlü baş edemeyen insanları anlattığı yapıtlarında dilinin de sıkılmasına, sıkıntıdan zayıf düşmesine göz yumuyor…”
“… ne çok -dar- sözcüğü geçer Bodur Minareden Öte’de. Kahramanları ne çok -ayakyoluna- gider…”
•
Bu ve benzerlerini söylüyordu Nurdan Gürbilek Yusuf Atılgan ve dili hakkında. Haksızlık ettiğini düşünmüyorum ben de.
Özellikle hikayelerinde böyle bir dil söz konusu.
•
Velhasıl. 1960 yılında yayımlanan ilk öyküsünden 1992 yılında toplu bir şekilde yayımlanan ‘bütün öykülerine’ dek devam eden süreci gözlemleyeceksiniz burada.
Elbette romanlarına dönüp bir kıyasa tutulup o tadı arayacaksınız. Bazı öykülerinde bu hazza ulaşıp bazılarında ulaşamayacaksınız; ama seveceksiniz.