Jean Jacques Rousseau’nun hayatını samimi bir şekilde aktarmasıyla oluşmuşbir kitap. Rousseau’nun filozof yönü nedeniyle içinde felsefe barındıran otobiyografik bir roman olması bu kitabı diğer otobiyografilerden ayırıyor. Yayınevi, Rousseau’nun bilindik cümle tarzını koruyabilse de dil yanlışları konusunda çok titiz davranamamış.
Rousseau’nun bazı eserleri nedeniyle ya da bazı kişilerle ters düşmesi nedeniyle gittiği ülkeleri terk etmek zorunda bırakılmasına karşı, dostu zannettiği insanların kendisine kurduğu komplolara karşı kendini anlatma isteği duymuş olması, Rousseau’yu bu kitabı yazmaya itmiş. Tabi bu görünmeyen yüzü. Rousseau kitabı ele alma nedenini şöyle açıklıyor: “Benzeri hiç görülmemiş ve hiç görülmeyecek bir işe girişiyorum. Benzerlerime, doğanın tüm doğruluğu içinde bir insan göstermek istiyorum ve bu insan ben olacağım.” Rousseau her ne kadar okuyucularının bu kitabı bir savunma kitabı olarak algılamasından korkmadığını ifade etse de, kitaptaki hemen hemen her anıda, her olayda buram buram savunma psikolojisi kokuyor. Bu da belirttiğim, kitabı ele alış nedeninin görünmeyen yüzünü destekliyor.
Kitabın içinde fazlaca isim geçmesi bazen sıkıcı olsa da ve kimi zaman Rousseau’nun hangi şehirde olduğunu takip etmek güçleşse de, eğer Rousseau’nun diğer kitaplarıyla ilgileniyorsanız bu kitapta hem onun karakterini hem de diğer kitaplarını yazma sürecini ve nedenini görebileceğiniz ve böylece diğer kitaplarını daha iyi anlayabileceğiniz için İtiraflar’ı okumanızı tavsiye ediyorum.