Deli Aşk Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Deli Aşk
Uzun mesafe ilişkileri, bağımlılık, aşk, geçmişe bağlılık, bu tarz şeyler üzerine bir roman.
Roman iki bölüm. İlk bölümde anlatıcımız Cem Soner'in birkaç gününe odaklanıyor. Cem 50'li yaşlarının sonunda bir gazeteci. Eşi Elif ölmüş, Elif'le olan ilişkisi üzerinden geçmişini ve yaşadığı günü sorguluyor.

Eski günlerde Elif Paris'te yaşıyor, ara ara İstanbul'a geliyor. İlişkileri bir garip. Karısını sürekli aldatan, kendini dev aynasında gören bir adam var ve karısı olmadan yaşayamayacağını düşünüyor ama kendini beğenmişliği, egosu son derece tavan. Sözde eski solculardan. Yıllardır çalıştığı gazetenin yeni müdürüyle takıştıktan sonra başka bir gazeteye geçmek için hazırlanıyor ama yeni müdürle yapacağı maaş pazarlığını düşünerek rahatsız oluyor. Oysa paraya ihtiyacı yok, eşi Elif öldükten sonra Elif'in sahibi olduğu Feneryolu'ndaki köşkü yıktırıp apartman diktiriyor oraya. Bunun getirdiği bir vicdan azabı da var, Elif için o köşk çok önemliydi, Elif'in hayatıydı orası. Böyle azaplar, yaşlılık falan, bol viskiyle, votkayla beraber Cem'in evin içinde oradan oraya gezinmesiyle birlikte ortaya çıkıyor. Cem böyle bir adam. Kadınlara düşkün, hatta Elif'in kuzeni, aile dostu olan Sibel'e bile yükselmeye kalkıyor adam. Elif'in kadınlardan haberinin olmadığını düşünüyor, sonra kendisinin de aldatıldığını düşünüyor. Tatminsiz bir adam. Yakışıklı. Rezil. Boş teneke, çağının çok uzağında.

İkinci bölümde anlatıcı direkt Elif. Roman bambaşka bir boyut kazanıyor burada, Cem'in basın dünyasında, kadınlar dünyasında tutunabilmesinden çok daha derinlikli bir mücadele var.

Elif'in babasıyla olan ilişkisi. Adam büyükelçi, Elif'in annesi ölünce Fransız bir kadınla evleniyor. Bu yüzden Elif, babasını affetmiyor, adamı yaşlılık günlerinde yalnız bırakıyor. Çok sonra pişman oluyor ama işte, çok sonra.

Elif'in İstanbul'la olan ilişkisi. Feneryolu'ndaki köşk. Bildiğimiz konaklardan, nesiller beraber yaşamış burada. Halalar, teyzeler, bir adet candan babaanne. Elif çok düşkün babaannesine, konakla ilgili bütün güzel anılarında babaannesi var. Zamanında şiir de yazarmış Elif, yaşama sevinciyle dolu bir kızmış. Cem'le tanışınca her şeyi bırakıyor. Neyse, ailenin üyeleri öldükten sonra Sibel, Sibel'in eşi Mustafa ve Cem, konağı sattırıp apartman diktirmek istiyorlar. Elif kabul etmiyor, bütün geçmişi o konak. Bu konak mevzusu bir yana, İstanbul Elif için kaos şehri. Çirkinleşmiş bir şehir. Burjuvayla varoş yan yana. Bu burjuva muhabbeti de ayrı bir olay; Elif burjuvaziden nefret etmesine rağmen kendi de bir burjuva. Gerçi Elif karakteri tamamen zıtlıklar üzerine kurulu; bir yandan sevip bir yandan nefret ediyor. Bu İstanbul için öyle, Cem için de öyle. Deli aşk buradan geliyor.

Paris'te küçük bir arkadaş grubu var Elif'in, onlarla takılıyor. Paris'teki dünyası çok küçük, varoluşsal acılar falan. Cem'e duyulan özlem, nefret, şehir, hepsi birbirine karışmış. Ne yapacağını bilemiyor Elif, Cem'in kadınlarından haberdar. Kristof'a kaçıyor bu yüzden. Kristof, Elif'ten on yaş küçük, doğu felsefesiyle kafayı yarmış bir arkadaşımız. Çok olgun bir insan, Elif için acil çıkış. Bunca nefretin içinde Elif'in mutluluk duyabileceği tek insan. Bir iki çekinceli andan sonra sevgili de oluyorlar, fakat Tibet'e yolculuğa çıkıyor Kristof, himayesine aldığı Jean var bir tane, Elif'e diyor ki ona göz kulak ol, iyi bir çocuktur falan. Oysa Jean ne yapıyor, Kristof'la çektirdikleri, çıplak oldukları bir fotoğrafı gösteriyor. Diyor ki Kristof herkese karşı içtendir, sadece sana karşı değil. Çıldırıyor Elif, sonrası biraz kapalı olarak anlatılsa da intihar.

Romanın olayı şu: Elif'in çıkmazları, uzak bir memlekette ne orayı, ne de burayı ev olarak benimseyememesi, babasal mevzular, Cem'e duyduğu aşk. Bu aşk çok garip. Yani hepimiz aşık olmuşuzdur veya aşka benzer şeyler duymuşuzdur, lakin hiçbir zaman tam olarak aptala bağlamamışızdır. Kendisi yerine tercih edilen onca kadına rağmen hâlâ aynı insana bağlı kalmak nedir? Okur odaklı bir incelemede bunu sormak bana kalırsa doğal, lakin yersiz. Yazara bağlı kalmak istiyorum.

Burada aşk değil de takıntı var bana göre. Elif geçmişine öylesine bağlı ki en küçük bir şeyi bile hayatından çıkarmak istemiyor. Mesela küçük dolap gibi bir şey var, Cem ondan bir an önce kurtulmak istiyor ama Elif İstanbul'dayken onu kimselere vermek istemiyor. Zeigarnik etkisi, yani yarım kalan şeyler daha iyi hatırlanıyor. Elif'in hayatı hiçbir zaman, hiçbir açıdan tamamlanmış değil. Tam bir şeyleri yoluna koyarken, Kristof'la yeni bir başlangıç yaparken ve Cem'e ayrılmak istediğini söylerken bir zırtapozun lafıyla hayatı yine alt üst oluyor. Psikolojik olarak çabuk çöküyor, kolay kolay da toparlanamıyor.

Böyle bir roman. Selim İleri falan övmüş, tam onun kalemi de, eh işte... Hastalıklı aşka meşke düşkünseniz on numara gider, öbür türlü sıkıntılı. Bir de Atatürk'ün muhabbeti pek geçiyor, Elif Atatürk'ün İstanbul'unu bulamıyormuş artık falan. Mümkündür, roman yazıldığında o zamanların üstünden 60 yıl geçmişti çünkü. Zaman hızla ilerliyor dayılar, herkes kendi şehrini kendi yapmak zorunda. Şahıslara bağlı kalırsak yerimizde sayıyoruz. Melahat Hanım'ın Düzenli Yaşamı'nda da benzer mevzular vardı. Peride Celal'i anlayabiliyorum, tam bir cumhuriyet kadını. Lakin kendisine katılmıyorum.

Bu kadar. İyi geceler, bu sıcaklarda ne kadar mümkünse artık. Yanıyoruz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
pnrdemir
25.09.2015
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı, ikinci bir kitabını okumayacağım
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (2)
Bu Yorumu Yanıtla
mauntain 16.03.2014
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Deli Aşk Peride CELAL'in okuduğum ilk kitabı... Yazarın oldukça basit bir dil kullandığı, edebi olmaktan uzak olduğu gibi eleştiriler okumuştum. Böyle düşünenlerinin Türkeçeyi çok iyi kullanan bir dil ustasını okuduklarının farkına varamamış olduklarını görünce üzüldüm. Ve merak ediyorum edebi olmak nedir bu okurlar için, okudukları romanlardan ne beklerler merak ederim hep... Romana gelince, ilk bölüm çok güzeldi. Ancak 2. ve 3. bölümde Elif karakterinin yaşadıkları ve içsel dünyasıyla ilgili fazlasıyla tekrara düştüğünden zaman zaman sıkıcı olsa da elden bırakılamayacak bir eser okumak isteyenlere duyurulur...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (17)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
banu_bg 25.02.2014
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Psikoloji herzaman ilgimi çekmiştir.tavsiye ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
kamanlı67 05.02.2014
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Yazarın okuduğum ilk kitabı.Ödül alan "Kurtlar" ve "Üç Yirmi Dört Saa"t romanlarını da en kısa zamanda okuyacağım.Psikolojik roman severler kaçırmasın. Elif'in kocasına delicesine aşkını anlatıyor.Paris Ve Türkiye anıları, karşılaştırmaları..
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (26)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
istcigdem
05.01.2017
Peride Celal i ilk kez okudum. kitap çok akıcı bir dille yazılmış. bazı bölümlerde iç dünyasının dile getirilmesi nedeniyle tekrarlar var gibi. insan analizinin toplum analizinin yapıldığı okuması keyifli bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
zisniko
09.08.2016
peride celal çok merak ettiğim bir yazardı ama galiba okunması gereken ilk kitabı değildi maalesef sarmadı kitp ilerlemiyor boğcu bir atmosferde geçiyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
ahmetoz_2000 18.01.2008
Aslında acılı, hüsrana uğramış ve vazgeçememe psikolojisine sıkışmış bir kadın. Ama bu vazgeçememeden de yavaş yavaş sıyrılırken süprizlerle bezeli bir son bölüme sahip roman. Ama Peride Celal hafif yazıyor diyebiliriz lakin iyi yazıyor. Tanımıyormuşum 4 yıl önce okudum iyi ki okudum dedim. Çünkü keşke okumasaymışım dediğim çok daha beter şeyler varken buna haksızlık olur.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
gok36 12.09.2002
Duyguların yozlaşmaya yüz tuttuğu, insanların birbirleriyle gözgöze gelmekten bile kaçındığı, hayat kavgası içinde aşk’ı ve bu duyguyu delice yaşamayı, aşkı delice yaşamanın aslında trajik değil mutlu bir ayrıcalık olduğunu unuttuğumuz şu günlerde, birçoğumuzunki kadar trajik hayatlar görmeyi istiyorsanız, bu kitabı tavsiye edebilirim size.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (7)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Bolokur 12.08.2002
kitabı bitireli bir kaç gün oluyor ve ben kitabı herkese önerip almalarını sağlamaya çalışıyorum...demekki bir kitabı bitirdikten sonra eleştiri yazmak gerekiyormuş...gazeteci cem le ilgili olan kitabın başı her ne kadar basit cümlelerle anlatılmış olsa da elif in günlüğündeki o harika düzenlenmiş cümleler insana bazen acı verebiliyor...çünkü elif in neler çektiğini yazar çok iyi düzenlenmiş bir konu ve çok iyi hayal ettirebilen cümlelerle okuyucuya hissettirebiliyor...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (5)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Bolokur 29.07.2002
Peride Celal'in okuduğum ilk romanı bu...belki fazla bir bilgim yok hakkında ama,edebi metinler hakkındaki bilgime dayanarak bu romanın konusunun ne kadar iyi,ne kadar iyi kurgulanmış olduğunu düşünsem de,anlatımının bir o kadar zayıf ve basit kaldığını söylemek gereği görüyorum...bunun dışında zaman ve mekan tanımları güzel,kişilik tasvirleri iyi.keşke cümleler biraz daha zor biraz daha ağır olsaydı da daha romanın başındaki kişiyi verdiği paraya pişman etmeseydi.okumaya başladığımda şok olmuştum.ama dişimi sıkıp devam ettim ve şu konu ilerlediği için basit cümleleri görmezden gelebiliyorsunuz...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (6)
Bu Yorumu Yanıtla